"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hukukları muhafaza vazifemiz

Ali FERŞADOĞLU
20 Kasım 2024, Çarşamba
Ülkemizde istibdat, dolayısıyla haksızlık, zulüm, pahalılık gibi ağır hayat şartları, kısaca maddî-manevî işkenceler katmerleniyor.

Bunun bir sebebi mü’minlerin haksızlığa itiraz edip karşı çıkması gerekirken “iltizamen, iltihaken ve fiilen” rıza gösterip destek vermesi, alkışlamasıdır.

Halbuki, zalimlerin zulmüne “Dur!” demek, “mazlumun hakkını korumak, haksızlığa karşı çıkmak, âdil davranmak” hepimizin dinî vazifesi olması yanında insanî, vicdanî bir yükümlülüktür. Öyle ise, neden neden masum olduklarını bile bile böyle davranılıyor? Bunun duygusal boyutları nedir?

Üstad Bediüzzaman (ra) şu psiko-sosyal teşhisi koyar: “Yeis ve sû’-i zandan neş’et eden zaaf-ı kalb [ümitsizlik ve başkaları hakkında kötü düşünmekten doğan kalbin inanç zayıflığı, yani iman zaafı], mazlumun, zalimin darbelerinden, mütevali âlâmından in’ikas eden teellümatını [aralıksız devam eden üzüntülerinden yansıyan elemlerini, acılarını, kederlerini] kendi vicdanından izale [yok etmek] için; mazlumun istihkakını [hak ettiğini] arzu edip bahaneler bulur, ‘müstehaktır’ der. Sefil [alçak, bayağı, âdi], ‘güneş vermezse; gölge edip manen zulme de yardım etmesin.”1 diyerek tepitini ortaya koyar! 

Bu cümlelerden bu paragraftan şunları anlıyor ve şu çıkarımları da yapabiliriz:

-Bu işler düzelmez, düzelmeyecek, bu zu-lümler bitmez, bitmeyecek deyip ye’se, ümit-sizliğe düşüyorlar.

-Zalimin mazluma yaptığı zulümlerden sürekli üzülüyor, elem duyuyor, keder ve acı-lara boğuluyor. Bunlara karşı gelme cesaretini gösteremiyor. Zira, “Her hakikî hasenat gibi,   cesaretin dahi menbaı imandır, ubudiyettir.       Her seyyiat gibi, cebanetin dahi menbaı dalâlettir [duygu sapmaları, tefritidir.]”2

-Zalimin zulümlerinden yansıyan elemleri, acıları, kederleri kalbinden yok etmek ve hissetmemek için-çünkü vicdanı onu devamlı tazib ediyor, azap içinde bırakıyor-“Oh olsun, zaten buna hak etti!” deyip kendisini rahat- latmaya çalışır!

En azından zalime kalben buğz etse, maz-luma hak verse rahatlayacak! O zaman, “Şuur-u imanî ile, rikkat-i cinsiye ve şefkat-i akraba yüzünden gelen hadsiz teellümattan kurtulup hadsiz bir zevk-i ruhanî”3 elde edebilir.

İman ise, adaleti, hakperestliği, herkesin hukukunu muhafazayı gerektirir…

Dipnotlar:

1-ESDE., s. 453.; 2-Sözler, Enst./intr., s. 25.; Şualar, s. 60.

 

Okunma Sayısı: 1381
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Demokrat

    21.11.2024 00:42:26

    Soruları calanda,caldirtanda,Hürriyet köylüsünün malını gasp edende ettirende,devletin başı olduğu halde 'o belediye kime ait,diyen,diyene hala söz söylemeyen hak,hukuk,adalet ve iman dersi vermesin.Imanimin verdiği güç,kudret ile bu haksızlıkları yapan,yaptıran,yapan ve yaptırana karşı kör,sağır olanlara yazık yazık sizlere diyorum.

  • Pelin Kurukahveci

    20.11.2024 22:33:47

    Halil bey ben demiyorum ki suçlu suçsuz herkes toptan cezalandırılsın. Gülenist yapının hatalarını söylemek zulüm değil herhalde. O yapının kapısından girenler neyin ne olduğunu bilmiyorlar mıydı? Biliyorlardı ama yine de onlar suçlu değil tabiki de. Gerçek suçlular üst düzey yöneticileridir. Ama onlar da yurt dışına kaçmış durumda. Yurt dışından onların gelip hesap vermesi, mahkemede aklanmaları lazım değil mi?

  • Ömer

    20.11.2024 22:28:05

    Hayat-ı maneviye ve sıhhat-i ubudiyet,adavet ve inat ile sarsılır.Çünkü vasıta-i halas ve vesile-i necat olan ihlas zayi olur.Zira,tarafgir bir muannid,kendi a’mal-i hayriyesinde hasmına tefevvuk ister.Halisen livechillâh amele pek de muvaffak olamaz.Hem hüküm ve muamelatında tarafgirini tercih eder,adalet edemez.İşte ef’al ve a ‘mal-i hayriyenin esasları olan ihlas ve adalet;husumet ve adavetle kaybolur…Mektubat,22.mektub,s.316

  • Halil

    20.11.2024 20:18:06

    Benim çocuklarımın girdikleri üniversite imtihanlarında da soru çaldılar, ben buna rağmen, aşağıda bu fiille hiç alakası olmayan insanların toptancı bir şekilde cezalandırılmalarını, Kur'an'ın kanun-i esasilerinden olan "adaleti mahza" prensibi gereği asla kabul etmiyorum, bu işi bizzat yapanları, izin verenleri, göz yumanları Allah'a havale ediyorum, kendi çocuklarımın çalınan hakları için de bunda da var bir hayır diyorum, elhamdülillah!!!

  • Abdullah tunç

    20.11.2024 19:27:25

    Eğer mazlumun maddi ve manevi hataları yoksa, maddi ve manevi hukuki ibade tecavüzü yoksa; böyle bir mazlum için her türlü fedakârlığı yapar. Eğer bu sayılanlar varsa kader adalet eder, beşer zülmeder deriz.Allah'ın rahmetinden fazla rahmet Peygamberin şefkatinden fazla şefkat göstererek haddi aşmaz,,ifrat ile tefri te girmeyiz...

  • Ömer

    20.11.2024 19:19:45

    Halbuki insan, fıtratındaki zulüm damarıyla, şeytanın telkiniyle, bir zâtın yüz hasenatını bir tek seyyie yüzünden unutur, mü'min kardeşine adavet eder, günahlara girer. Nasıl bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa; bir dağı setreder, göstermez. Öyle de insan garaz damarıyla, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenatı örter, unutur; mü'min kardeşine adavet eder, insanların hayat-ı içtimaiyesinde bir fesad âleti olur. Lemalar - 88

  • Ömer

    20.11.2024 19:19:25

    İnsanın hayat-ı içtimaiyesini ifsad eden bir desise-i şeytaniye şudur ki: Bir mü'minin bir tek seyyiesiyle, bütün hasenatını örter. Şeytanın bu desisesini dinleyen insafsızlar, mü'mine adavet ederler. Halbuki Cenab-ı Hak haşirde adalet-i mutlaka ile mizan-ı ekberinde a'mal-i mükellefîni tarttığı zaman, hasenatı seyyiata galibiyeti, mağlubiyeti noktasında hükmeyler. Hem seyyiatın esbabı çok ve vücudları kolay olduğundan, bazan bir tek hasene ile çok seyyiatını örter. Demek bu dünyada, o adalet-i İlahiye noktasında muamele gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemmiyeten veya keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Belki kıymetdar bir tek hasene ile, çok seyyiatına nazar-ı afv ile bakmak lâzımdır.1/

  • Eda Gül Beyaz

    20.11.2024 14:33:49

    Soruları çaldılar. Bütün millete ait olan soruları çaldılar. Yıllarca gençlerin umutlarını çaldılar. Şimdi adalet savunucusu olanlara soruyorum, hiç girdiği sınavda sorular çalındığı için sıralama dışında kalanlar olmadı mı ailenizde, çevrenizde? Gülenciler önce yedikleri hakları ödeyecekler. Yedikleri, çaldıkları hakları ödemeden kim onları savunuyorsa bilsin ki suçlarına ortaktır.

  • Ömer

    20.11.2024 13:29:38

    Şunu da okuduk: Hangi inanç, din, etnik kökenden olursa olsun, dağ gibi yığılmış hata ve günahları varsa, suçlandığı konuda masum ise, ona adaletle yaklaşmak zorundayız! Çünkü, Adil-i Mutlak olan Rabbimizin şu mealdeki emirleri kesindir: “Ey iman edenler! Allah, insanlar arasında adâletle hükmetmenizi emreder.” (Nisa Suresi, 135.) “Bir kavme (topluluğa, millete) olan kininiz, öfkeniz sizi adaletsizliğe sevk etmesin, adaletten saptırmasın.” (Maide Suresi, 8.) “Allah için hakkı ayakta tutan, adâletle şahitlik edenler olun. Kendi aleyhinizde, anne-babanızın, akrabalarınızın aleyhinde de olsa dosdoğru şahitlik edin.” (Nisa Suresi, 135.)

  • Ömer

    20.11.2024 13:29:02

    Saygıdeğer Pelin hanımefendi, Biz bu köşede, “Velateziru vaziretun vizre uhra/Hiçbir günahkâr başkasının suçunu yüklenmez.’ (En’âm Sûresi, 164, vd.;) âyet hükmünce birisinin hatâsı ile anne-babası, kardeşi, akrabası, partisi mes’ul olamaz” (Emirdağ Lahikası, s. 459.) hükmünü, “Suçun şahsiliği esastır. Suç sabit oluncaya kadar kişi masûmdur” hakikatini kerrat ile okuduk! Suçu kim işlemişse onu cezalandıracaksınız! Akrabalarını, arkadaşlarını, gönüldaşlarını değil! Suç sabit olmadan ve ispat edilemeden, niyetler okunarak kimseye ceza verilemez, verenler zalim olur! Size, “Sizin niyetiniz kötüdür!” diye ceza verseler razı olur musunuz?! 1/

  • Pelin Kurukahveci

    20.11.2024 13:09:34

    28 şubata da karşı durduk. Gülenist yapıya da karşı durduk. Bu günkü haksızlık ve zulümlere de karşı duruyoruz. Ancak bu duruş bizi fetullah gülen için taziye mesajı atmaktan da uzak tutar.

  • Hüseyin İlhan

    20.11.2024 12:36:39

    Muhtereme kardeşim'Soru çalana karşı olmak yeterli mi,hayır.O soruları çaldırtan,hırsız-dolandırıcı diye suçladığı kişiye maliye bakanlığını tekrar veren akıl,irade masummudur. Bakın size bizzat yaşadığım hadiseden emsal anlatayım.Bir masum hayvan sahibi tarafından bir küçük çocuğa ısırması için teşvik ve tahrik ediliyordu.Çocuk korkudan bacakalrıma sarıldı.Köpeği uzaklaştırdıktan sonra asıl suçlu ve sahtekar köpek sahibine çevrediklerle beraber öyle bir ders verdik ki,bir daha sokaklarda köpeği ile dolaşamıyor. Diyeceğim o ki.bu köpek sahibi o masum köpekten daha vahşi ve alçak biri olduğu için bizden gereken dersi aldı.

  • Ömer

    20.11.2024 12:09:41

    İman ise, adaleti, hakperestliği, herkesin hukukunu muhafazayı gerektirir…Siz başka bir şey mi yazdınız?. Bir de görmek/ Bakmakla bir yazı yazarmısınız. Kaleminize sağlık hocam tebrikler 👏👏👏🌅

  • Halil

    20.11.2024 10:28:39

    Bugünkü zulümler 28 şubattan, soru çalmalardan daha mı ehvendir, yoksa bize dokunmadığı için mi görmezden geliyoruz?

  • Pelin Kurukahveci

    20.11.2024 07:23:08

    Ali abi bu yazıda gülenist yapıya yapılanlara karşı halkın takındığı tavrı eleştiriyorsunuz. Ancak suç sadece halkta mı? Gülenistlerin niyetleri neydi? Halk gülenistlerin iyi niyetli olduğundan emin olabilir mi sizce? İyi insanlar diyorsunuz. Şöyle böyle diyorsunuz. Ama en nihayetinde soru çalıyorlar. Devleti ele geçirmeye çalışıyorlar. Güçlendikleri zaman kendilerinden başkalarına hayat hakkı tanımıyorlar. Para biriktiriyorlar. En önemlisi de amerikadan yönetiliyorlar. Şimdi tutup da bu yapının başına gelenlere karşı sessiz kalan halkı nasıl suçlayabilirsiniz?

  • Abdurrahman AYDIN

    20.11.2024 03:05:36

    "Mazlumun, zalimin darbelerinden, mütevali âlâmından in’ikas eden teellümatını kendi vicdanından izale için; mazlumun istihkakını arzu edip bahaneler bulur, ‘müstehaktır’ der." Evet "KEDİ YAVRUSUNU YİYECEĞİ ZAMAN ONU FAREYE BENZETİRMİŞ!"

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı