İşi, akrabalarımıza, yakınlarımıza, ahbaplarımıza, partidaşlarımıza, yandaşlarımıza değil, ehline, uzmanına, lâyık olana vermeliyiz.
Dördüncüsü: İşlerimizi, sosyal faaliyetlerimizi birlikte, dayanışma yaparak, hakkaniyetle yürütmeliyiz. Çünkü, “zaman cemaat zamanıdır.” Herşey, ticaret, san’at, ilmi buluş ve keşifler, hatta oyunlar bile “cemaatle”, ekiplerle, bilikte yürütülüyor. “İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz elden gider.”1
İhtilâf ve ihtilâf-ı efkâr üzerinde hassasiyetle durmalıyız. Zira, bu zamanda Müslümanları perişan eden en büyük düşman “cehalet, fakr ve zaruretten” sonra, “ihtilâftır.”
İhtilâf edip etmemekle imtihandayız. İhtilâfları kim körükledi, birlik ve beraberliği kim bozdu, hizmet ehl-i kardeşlerimizi kim dışladı; bu olayların müsebbipleri hakkında adaletle karar vermekle de imtihandayız.
Zira, adâletle karar vermek farzdır.
Daima haktan, haklıdan yana olmalı; nefisten, haksızdan yana değil…
“Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur, cehennemde yanarsınız. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra O’ndan da yardım göremezsiniz!”2
4- Hizmetlerimizi ve sair sosyal faaliyetlerimizi Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin bu zamandaki en mükemmel, en güzel tefsiri olan Risale-i Nur’a göre yürütmeliyiz? Şahıslara, beylere, ağalara, siyasî liderlere göre değil. Şahıslar hizmetteki yeri nedir, fertlerin durumu nedir, meşveret nedir?
“Zaman, cemaat zamanıdır, cemaatte olan kuvvet, fertte yoktur.3
Fert dahi de olsa, cemaatin şahs-ı manevisini karşı sivrisinek kadar kalır. 4
Şahıs ne kadar güçlü ve dâhi de olsa şahs-ı maneviye karşı mağlup düşebilir.”
Risale-i Nur hizmetleri, “Her meselemizde emir, Risale-i Nûr’un şahs-ı mânevîsini temsil eden has şakirtlerin ve sizlerindir. Benim de şimdi bir reyim var” 5 şeklinde istişareye dayalı, demokratik anlayış üzerine tesis edilmiştir.
Dipnotlar:
1. Enfâl Sûresi, 46.
2. Hud Suresi, 113.
3. İşaratü’l-İ’caz, s. 162.
4. Sünûhat, s. 52.
5. Hizmet Rehberi, s. 175.