"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İçtimaî hayatımızda temel ölçüler

Ali FERŞADOĞLU
23 Mayıs 2015, Cumartesi
Özellikle siyasî tarafgirlik, bağnazlık, partizanlık, gerginlik ve çatışmaların atmosferinin yükseldiği bu günlerde hepimiz dikkat kesilmeliyiz:

Hiçbir meslek sahibi işleri kendine göre, nefsine göre, arzularına göre yürütemez. Herbir mesleğin prensipleri, kaideleri, kuralları, kanunları vardır.

Müslüman olarak da hayatımızı kendimize, nefsimize, “bana göre”ye göre yaşayamayız. Hizmetlerimizi de kendimize, “bence”ye göre sürdüremeyiz. Hayatımızı yaşarken, hizmetlerimizi sürdürürken kime göre nasıl davranmalıyız? Ölçümüz, mihengimiz ne olmalı?

Elbette ona, buna göre değil, Kur’ân’dan, Rasulullah’tan (asm) / Sünnet-i Seniyye’den ve onların bu zamandaki en muhteşem tefsiri; bizim “mihengimiz” olan Risale-i Nur müellifi Üstad Bediüzzaman’dan almalıyız.

Temel ölçülerden bazılarını şöyle sıralayabiliriz: 1- Biz kullarımızı her zaman imtihan ederiz. (Mu’minûn Sûresi, 30.)

Andolsun ki, mallarınız ve canlarınız konusunda imtihana çekileceksiniz. (Al-i İmran Sûresi, 186.) İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik’ demeleriyle bırakılıvereceklerini mi sandılar? (Ankebût Sûresi, 2-3.) “Ey insanlar! Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan vesilesi kıldık; bakalım sabredecek misiniz?” (Furkan Sûresi, 20.)  Demek ki, bu dünyaya gönderilişimizin asıl gayesi imtihandır.  Ve hepimiz, biribirimizle ve herşeyle imtihan edilmekteyiz. Öyle ise herşeye imtihan endeksli bakmalı, değerlendirmeli değil miyiz?

2- Allah için iman ile, ilim ile, kalem ile, mal ile, fiil ile cihad etmeliyiz. Yani, Cihad-ı Mânevî… Ama, önce nefsimizle… Zira, kendisini ıslâh edemeyen, başkasını nasıl edebilir ki? Eğer hariçten silâhlı bir tecavüz olursa, silâh ile mücadele etmeli. Bunun kararını da kendimiz değil, ehli, uzmanı, vazifelisi vermelidir. “Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.” (Hac Sûresi, 41.) “Eğer mü’minlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adâletle düzeltin ve adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.” (Hucurât Sûresi, 9.)  Hayatımız pahasına da olsa hakkın, hakikatin, adaletin tecellisi için çalışmalı, çabalamalıyız.

3- Emanetleri, işleri, ehline vermekle imtihandayız ve mükellefiz:

“Muhakkak ki, Allah, size emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisâ Sûresi, 58.)

Okunma Sayısı: 1336
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı