"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlahiyatçılara çağrı

Ali FERŞADOĞLU
04 Mayıs 2015, Pazartesi
Bediüzzaman’ın “içtihad, tecdid” ettiğinin en bariz delili Risale-i Nur Külliyatı’dır.

İman, ibadet, ahlâk, ukubat, İslâmın her meselesi tecdit edilmiş, yenilenmiş, ihtiyaç olan her meselede de içtihad edilmiştir. Yüz milyonlarla baskısı yapılmıştır. 60’ın üzerinde yabancı dile çevrilmiştir.

Bu hakikat, başta İlahiyatçı ve sair sosyal ilimlerde otorite olan yüzlerce ilim ve fikir adamı tasdikıyla sabittir. Bediüzzaman’ın ilmi ve şahsiyet-i maneviyesinden binlerce örnek göstererek ispat ediyorlar.

Dolayısıyla günümüz müceddidi ve müçtehidinin Bediüzzaman olduğu hususunda, “ilmî, fikrî, aklî, mantıkî” hiçbir tereddüt yoktur.

Belki, önyargı ve taassuba dayalı, “hissî, duygusal” zımnî itirazlar vardır. Evet, Bediüzzaman’ın çağımızın en büyük bir müceddidi ve müçtehidi olduğunu “aklî, mantıkî, ilmî kriterler” ortaya koymaktadır.

Bunu anlamak için de Risale-i Nur’u, “anlayarak ve kabul ederek” okumalıdır. 

Ve illa, özellikle İlahiyatçılar, âlimler Bediüzzaman’ın şu çağrısına uymalıdırlar:

“Madem şimdi ehl-i imanın tabakatını, avamdan havassa kadar, maruz kaldıkları evham ve şübehattan kurtarmak çaresini bulduk; o ulemâ daha kolay bir çaresini bulsunlar veyahut bu çareyi iltizam edip ders versinler, taraftar olsunlar. Ulemâü’s-sû’ hakkında bir tehdid-i azîm var; bu zamanda ehl-i ilim ziyade dikkat etmeli.1

“Risale-i Nur elinize geçmiş ve yirmi seneden beri hiçbir filozof, hiçbir dinsiz ona karşı çıkamıyor, bilâkis dikkat eden filozofları imana getiriyor ve bu on iki sene zarfında dört büyük mahkemeniz ve filozof ve ulemadan mürekkep ehl-i vukufunuz Risale-i Nur u tahsin ve tasdik ve takdir edip, iman hakkındaki hüccetlerine itiraz edememişler.”2

Eskiden beri, bilhassa muhterem İlahiyatçılara, haddimi aşarak söylediğim şu hususu burada da nazara vermek isterim:

“Kur’ân, hadis, yani, İslâmiyet hakkında çok değerli eserleri olan ve ders veren muhterem hocalarım! Sizin derdiniz, gayeniz, hedefiniz İslâmı, Kur’ân’ı anlamak ve hizmet etmek mi; yoksa kendinizi satmak mı?”

“Bu ne biçim soru, elbette İslâmı anlatmak ve ona hizmet etmektir!”

“Madem öyledir, Bediüzzamaman ‘evham ve şübehattan kurtarmak çaresini buldu; ulemâ olarak ya daha kolay bir çaresini bulun, veyahut bu çareyi iltizam edip ders verin, taraftar olun!”

İlahiyatçılara çağrı: Ya içtihad yapın, yahut Risale-i Nur’un yaptığı içtihadları okuyun ve okutun!

Hakperestlik ve ulemâlık bunu gerektirmez mi?

Dipnotlar: 1- Mektubat, Yeni Asya Neşriyat,  s. 412-413. 2- Emirdağ Lâhikâsı, Yeni Asya Neşriyat,  s. 190-192. 

Okunma Sayısı: 1334
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı