İnsanlık ve Batının geçirdiği değişimi, gelişimi görmek gerekir.
Şöyle ki: Haçlı seferlerinden, sömürü devrinden, kapitalizmden diyalog ve uzlaşmaya geldi. “Meyl-i taharr-i hakikat/gerçekleri arama hürriyeti, meyli uyandı. Bu, bir kısım yerlerde perdeli ve bulanık da olsa, şu noktaya gelmiş bulunmaktadır:
“Huzur İslâmda.”
Ancak, endişelerini şu sualle dışa vuruyorlar:
“Güzel de, uygulaması nerededir?”
Sonra şöyle devam ediyorlar:
İslâm, dünyada karanlık çağların hükmü sürdüğü yüzyıllarda bile, insanlığa huzuru tattırmışsa, bu kâfi bir teminattır. Demek, İslâmın “huzur” verme istidat ve kabiliyeti vardır.
Şu tesbitler H. G. Wells’in:
İslâm, dünyada kendisinden meydana gelmiş cemiyetlerde, geniş bir şekilde yaygın olan sosyal adaletsizlikten ve zulümden âzâde bir cemiyet meydana getirdi.”
Fransız yazar Gaston Carre’nin şu sözleri, endişeleri izâle etmeye yetmez mi?
“İslâmiyet yeryüzünden kalkacak ve bu suretle hiçbir Müslüman kalmayacak olursa, barışı devam ettirmeye imkân kalır mı? Hayır... Buna imkân yoktur!”
Parlak zekâsıyla meşhur olmuş İngiliz filozof Bernard Shaw’’ın “Demokrasimizin bir adım ötesi İslâmiyettir.” sözüne kim itiraz edebilir?
Kapitalizm ve Rus ihtilâlinin tahribatını, ancak İslâmiyetin temizleyeceğini Raymons - Lerouge, “Aradan 14 asır geçmesine rağmen, Hz. Muhammed bu zamanın tek rehberi, tek hidâyet Resulüdür.” Cümleleri ifâde etmektedir.
Sosyolog D. Eratsen de, dinsizliği ancak Hz. Muhammed’in (asm) önleyeceğine inanır:
“Hz. Muhammed’in hayranlarındanım. Hür milletlerin karşısında bulunan dinsizlik ve komünizm, ancak Hz. Muhammed’in gösterdiği prensiplere sadık kalınarak önlenebilir.” (a.g.e., 13.)
Batılı ilim ve fikir adamları bunu gördüğüne göre, AB’ye girişimiz, her halde, bu meyli daha da arttıracaktır ve pek çok insanın, saadet güneşinin hüzmelerinden istifâde edecektir.
Ehl-i akıl ve ehl-i vicdanın beklentisi şu: “Huzura ancak inançla akıl bağdaştırılarak varılır. Henüz hiçbir İslâm ülkesi bunu tam başaramadı. Belki Türkiye başaracak.”
Evet, buna inancımız kesindir. Zira, iman, Kur’ân hakikatlerini, İslâm esaslarını vesaireyi Risale-i Nur, aklen, mantıken, ilmen ispat ve izah etmiş, her şüphe ve vesveseyi ve sapıtmış bütün felsefelerin hakikatsizliğini delilleriyle çürütmüş, her sualin cevabını vermiş, insanlığın bütün problemlerini çözmüştür.