"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İstidat lisanı ile isteyene istediği verilir

Ali FERŞADOĞLU
23 Ocak 2017, Pazartesi
Kim “sünnetullah” denilen tabiat kanunlarına uyarsa; mutlaka karşılığını alır.

Çünkü onlar da “tekvin / oluşsal şeriata, tabiatın tamamında geçerli olan İlâhî kanunlara” fiilen uymaktadır. Dolayısıyla küfür, tuğyan, zulüm ve inançsızlığın zirvelerinde olan bir kısım dehşetli insanlar da istidraç denen “harika” haller gösterebilir. Ki, istidraç bir anlamda, olumsuzluğun derecesinin artması, negatif gücün yükseltilmesidir. 

Yalnız istidraç ehlinin hedefi, nefsî arzularını, heva ve hevesini tatmin etmek, olağanüstü işleri hedeflemektir. Zatında çok âciz, zayıf bir varlık olduğu halde, İlâhî kanunlar çerçevesinde meydana gelen halleri nefsine mal eder. Bunlarda görülen harikalıklar ile bir kısım inkişaflar, nefsin tasfiyesi, kalp nurunun parlaması neticesinde meydana gelir ve bunların mahiyet itibarıyla kerametten farkı yoktur. 

Keramet de, istidraç da ısrarlı ve disiplinli bir çalışma sonucunda, tabiat kanunları ve şartları içinde insanların gösterdiği fevkalâde hal, hareket ve davranışlardır. Bediüzzaman, ihlâsın (içten gelen samimiyet, doğruluk, dürüstlük), şerde, kötülükte, yanlış yolda dahi olsa sonuçsuz kalmayacağını belirtir. Çünkü şerir/kötü insanlar da olağanüstü haller sergilerken, fıtrat kanunlarına müracaat ederler. Bu, tarlayı ekip çokça mahsül alan inançsız bir çiftçinin, Allah’ın tabiattaki tekvinî kanunlarına uymasına benzer. Metafizik âlemin tarlasını eken kim olursa olsun O’nun koyduğu “tekvinî / tabiat” kanunlarına uyuyor ve sonuç alıyor demektir. 

Evet, birtakım ilmî buluş ve keşifler de, safi, halis kalbin lisanıyla istenirse, inancı ne olursa olsun ona hibe edilir. Çünkü aynı zamanda Allah’ın kevnî (olgusal, tabiat) kanunlarına riayet etmiştir. Zaten insanlığın teknik, ilmî keşif buluşlarının büyük bir kısmı, medeniyetin “teknoloji harikaları” dedikleri şeyler ve keşfiyatına iftihara sebep zannettikleri emirler işler, manevî bir duâ ve halis bir kabiliyet diliyle istenilmesidir. Dolayısıyla, isteyenlere verilmiştir. 

Zira “istemek” de bir kanundur. Cenâb-ı Hakk’ın, kim olursa olsun, samimî ve şiddetli bir arzuyla (istidat ve kabiliyet lisanıyla) isteyene istediğini vermesi, Mucîb / Vehhâb / Alîm / Vaî’d isim ve sıfatları ile sair İlâhî kanun ile vaadinin gereğidir.

Okunma Sayısı: 2652
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • khk magduru

    23.1.2017 13:42:27

    Meccanen verilmiş...

  • Ali R. Yardimoglu

    23.1.2017 11:47:14

    Yukte (yani yazinin uzunlugu olcusunde) hafif, pahada (ilim kalitesinde) agir 1 aciklama, barekAllah, mashaAllah. .

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı