Bugün de cemaat ve dolayısıyla şahs-ı manevinin gücü, bu gücün tezahürü olan istişarenin önemi üzerinde de duralım.
Bunun için de yine referansımızı Bediüzzaman’dan ve Risale-i Nur’dan alalım:
Cemaatte olan kuvvet, fertte yoktur.1
Ferd dâhi de olsa, cemaatin şahs-ı manevisini karşı sivrisinek kadar kalır.2
Şahıs ne kadar güçlü ve dahi de olsa şahs-ı maneviye (bireylerden oluşan güce, cemaate, gruba) karşı mağlûp düşebilir.3
Ferdin iyiliği de, fenalığı da mahduttur (sınırlıdır). Cemaatin ise gayr-ı mahduttur (sınırsızdır).”4
Bediüzzaman, meşveretin gücünü şu örneklerle teyit etmemiş mi?
Üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yüz on bir kıymet alır.
Dört kere dört ayrı ayrı olsa, on altı kıymeti var. Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksat ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dört bin dört yüz kırk dört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi, hakikî sırr-ı ihlâs ile, on altı fedakâr kardeşlerin kıymet ve kuvvet-i mâneviyesi dört binden geçtiğine, pek çok vukuat-ı tarihiye şehadet ediyor.
Bu sırrın sırrı şudur ki: Hakikî, samimî bir ittifakta herbir fert, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir.
Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda mânevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.5
Meşveret şeriattan bir parmak ayrılsa, padişahlık, ferdîlik-yüz arşın ayrılır.6
Şimdi düşünelim: Cehaletle meşveret kararlarını uygulamayan, kabul etmeyen zıt bir mesleğe girmeyebilir… Ama, bilerek, isteyerek ve taammüden itiraz edenler hangi meslektendirler?
Risale-i Nur’un meslek ve meşrebinden mi, yoksa zıt bir meslekten mi?
Yarın, Risale-i Nur’un içtimaî, siyasî ana umdelerini özetlemeye çalışalım.
Dipnotlar:
1- Bediüzzaman, Sünûhât, s.50.
2- İşaratü’ül-İ’caz, s.162.
3- Sünûhat, s.52.
4- Mesnevî-i Nuriye, s.87.
5- Lem’alar, s.165.
6- Münâzarât, s.40.