Deccalizmin kurguladığı bugünkü “ifsat siyaseti”nin en etkili ve tahripkar malzemesi, silâhı, kadın değil mi? Bununla bilhassa siyasetçilerin, gençlerin, yöneticilerin ahlâk, iman ve ibadetlerini, aile hayatlarını mahvetmiyorlar mı?
Siz de gözlemliyorsunuz: Bugünkü siyaset, dünyanın cazibedar şeyleri, kadın, eğlence, gayr-i meşru zevk, lezzet, makam, para vs., vs. üzerine bina edilmemiş mi?
Dindar, hamiyetli, gayretli, dâvâsına sahip kişiliklerin, siyaset dünyasında savrulmalarının bir çoğu “kadın” yüzünden değil mi?
Batı’da, ABD’de oynanan “Monika” oyunları, tuzakları ülkemizde de oynanmıyor mu?
Kafamıza artık dank etmeli: Televizyon (reklam, tahripkar diziler, filmler), sokak, okul, işyeri kadını çıkar ve ticaretlerine metaı yapan sistem; siyasette onu kullanmaz mı; kullanmıyor mu?
Ankara siyasetine, başkanlıklara, siyasete gönderdiğiniz dindar adamların dönüşlerine bakınız; ne âlemdeler? Gidişleri nasıldı, dönüşleri nasıldır? Ne ile gittiler, nasıl döndüler? Giderken sıkletleri ne idi, şimdi nedir?
Özellikle 2002’lerden sonra dindar, başörtülü kadınların siyasî makamlara, parti teşkilatlarına, seçim sandıklarının başına, toplantılara, çeşitli organizasyonlara sürülmelerinin, yığılmalarının sebebi, bu tuzağın apaçık göstergesi değil mi?
Erkekleri perişan eden, yoran, meşgul eden siyaset; kadını ne hale getirir?
İşte bütün bu dünyevileşme ve dejenerasyonlara karşı yüce Nebi (asm), asırlar ötesinden bugünleri görerek bizi bu dehşetli tuzaklara karşı uyarıyor:
“Ne vakit size Fars ve Rum kızları hizmet etti; o vakit belânız, fitneniz içinize girecek, harbiniz dahilî olacak, şerirleriniz başa geçip hayırlılar ve iyilerinize musallat olacaklar” haber vermiş ve bizi uyarmamış mı?1
Dipnot:
1-Tirmizî (tahkik: Ahmed Şâkir), no. 2262; el-Elbânî, Silsiletü’l-Ehâdîsi’s-Sahîha, 954; el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 10:232, 237.