“Bu kürke güvenme! Yıllardır sırtında bulunan hayvanı kurtaramayan bu kürk, sana mı hizmet edecek? Sen ahlâk elbisesini giymeye çalış!”

Sakın gençlik kürküne güvenmeyiniz! 

İman-ı tahkikiyi kazanmak, teşekkür vazifesini ifa olan ibadetler, ahlâkî değerleri öğrenmek ve yaşamak için “Daha zamanım var!” diyerek kendimizi aldatmayalım. 

Zaman su gibi akıyor. Kronometreye bakın, saliseler, rabialar, aşireler nasıl sür’atle akıyor.

İşte dün, önceki gün, önceki ay, önceki sene, önceki yıllar. Çaydan daha sür’atli, füzeden daha hızlı akıp gitmedi mi?

Ömrünüzü bulunduğunuz gün bilin ve değerlendirin. 

Yoksa farkına varmadan o da göz açıp kapayıncaya akıp gidecektir. 

15, 20, 25, 30, 40, 50, 60, 70… Kaç yaşında iseniz, ömrünüzün saatlerini, günlerini, haftalarını, aylarını, yıllarını önünüze koyun ve bir toplama yapın:

Yediklerinize, içtiklerinize kaç saat gitti; toplayın!

Uyku saatlerini de toplayın!

Gezdiklerinizi toplayın!

Eğlendiklerinizi toplayın!

Gıybet, dedikodu (etmezsiniz, ama) ettiyseniz onu da toplayın!

Bilgisayar, internet, telefon başında geçirdiğiniz zamanları toplayın!

Sonra da bunların tamamını toplayın: Toplam ne çıktı? Yani, geride ne kaldı, hatırınızda ne kaldı? Hiç mi? 

Şimdi sağlamasını yapın! Ne çıktı?

Şimdi okuduklarınızı toplayın!

Namazlarınızı toplayın!

Derslere, sohbetlere katıldıklarınızı toplayın! 

Hizmetlerinizi toplayın!

Tefekkürlerinizi toplayın!

Teşekkürlerinizi, şükürlerinizi toplayın!

Kültürel faaliyetlerinizi toplayın!

İyilik ve hayırlarınızı toplayın!

Çalışmalarınızı toplayın!

Maddî manevî helâl yoldan ürettiklerinizi toplayın!

Toplam ne çıktı?

Bir umman sevap, bir harman marifet, bir yığın bilgi, bir ambar dolusu tecrübe; değil mi?

Şimdi aşağıdan yukarıya sağlamasını yapın. İşlem doğru değil mi!

Öyle ise, okumaya, kılmaya, tefekküre, tezekküre, hizmete, himmete, Medrese-i Nuriyeye sohbetlerine, iyiliğe hayırlı faaliyetlere berdevam…