Alışkanlık ve âdet dışında mazhar olunan olağanüstü bir hal daha vardır.
Onun da adı, “keramet”tir. Ne var ki, kimilerince inkâr, bazılarınca istismar edilir. Kimi zaman manipule, zaman zaman da istidraç (gayrimeşru yolda olanların gösterdikleri olağanüstü hal) ile karıştırılır. Aslında keramet, ruhî/duygusal tekâmül ile mazhar olunan harika hallerin, olağanüstü hareket ve fiillerin genel adıdır.
Düşünceleri okuma (telepati), birçok yerde görünebilme, 2000 frekansın altındaki sesleri duyma duyurma, ateş-su üzerinde yürüme, kaybolan bir şeyin yerini keşfetme, temas etmeden bir cismi hareket ettirme; kanatmadan bedene şiş-cağ-bıçak batırma, yerden yükselme, kerametvari harika hallerden yalnızca birkaçıdır.
Mucize asla, ama keramet, çalışmayla kazanılabilecek bir formasyondur. Keramet, güneş enerjisini mercekle toplayıp bir şeyi yakmak, lazer ışınları ve elektriği kontrol altına almaya benzetilebilir.
Ruhî ve manevî tekâmül, gelişme, olgunlaşma neticesinde Allah’ın hibe ettiği keramet, duyu ve duyguların gücünü yüksek kapasitede olağanüstü kullanma, maddeyi mananın ve bedeni ruhun emrine verme, gayb/meleküti, maddeötesi/metafizik âlemle irtibat kurup alış veriş yapabilme, duyu ve duyguların gücünü odaklaştırma, yoğunlaştırma, ruh/duygu ve bedende bulunan elektrik, elektro-biyo-manyetik ve sair binlerce enerji boyutlarının kapasitelerini yükseltme, kullanma, yönlendirebilme maharetidir.
Nefislerini terbiye edenler, duygularını kontrol ile düşüncelerini odaklaştırabilen keramet ehli, kalp ve beynin yaydığı dalgaları algılayabilir, düşünce ve duyguları okuyabilir; uzaktakilerle şuurlu bir şekilde telepatik iletişim kurabilir, nazar ve düşünce yoluyla insan veya nesneler üzerinde psikokinezik etki yapılabilir, çok kısa zamanda iç içe zamanları yaşayabilir, kısa zamanda mekânları aşarak uzaklara gidilebilir; veya aynı zamanda (TV spikeri gibi), hava aynasında birçok yerde görünebilme yeteneği kazanılabilir.