Başta Nebiy-i Zişan (asm) Ashab-ı güzin, müceddid, müçtehidlerin ve bilhassa Bediüzzaman Said Nursi için okutulan Kocatepe mevlidine iştirak eden 10 binlerce (30 bini aşkın katılım olduğu ifade ediliyor) aşk ve şevk insanının heyecanını bu satırlarda terennüm ve tasvir etmek ne mümkün!
Kocatepe’de koca davanın koca saliklerinde ne gördün, derseniz…
İslâm âlemi kan gölüne dönerken, bir kısım Müslümanlar kan ağlarken, ülkemiz karman-çorman, ortalık toz duman iken, Asr-ı Saadet’in uhuvvet ve muhabbet modeli sergilendi Kocatepe’de.
Nezaketin, nezahetin, sükünetin, saygının, kaynaşmanın, yardımlaşmanın, dayanışmanın, Allah için sevmenin, Allah, Lillah, livechillah için hizmet etmenin, bir arayaya gelmenin müstesna bir örneği daha insanlık ve bilhassa İslam âlemine ilân edildi.
Kocatepe Mevlidi, lisan-ı hal ve lisan ı kal ve lisan hat (yazı) ile dedi ki:
Ey sosyologlar, filozoflar, psikologlar, idareciler, yöneticiler, politikacılar!
Dünyaya sükünet, huzur ve barışın gelmesini mi istiyorsunuz?
İşte, doğu ile batı, kuzey ile güney böyle kaynaşır.
Bediüzzaman, Kur’an’ın, “Mü’minler kardeştir!” hakikatini, Asr-ı Saadet modeliyle günümüze taşıdığı “uhuvvet, ihlas ve muhabbet” projesini uygulayınız.
Irak’a, Suriye’ye, Şam’a, silah değil, bomba değil, kurşun değil, fitne-fesat değil; Uhuvvet Risalesi, İhlas Risaleleri, Hutbe-i Şamiye gönderiniz!
Para-pul istemez, polis istemez, kuvvet istemez, asker istemez, top-tüfek, tank istemez!
Başka ne gördün derseniz! Dostluğu gördüm, eskimez dostları gördüm, aşkı-şevki gördüm!
Ve bir buruk sevinç gördüm! O Risale-i Nur ki; itilip kakılmak, alay, hakaret edilmek, en tabii haklarından mahrum edilmek istenen onbinler inanmış adamı, sabırla, tevekkülle, aşk ve şevk ile yoğurmuş, Kocatepe’ye toplamış; ama o zincirli şimdi!
İmanın, İslâmın hürriyetini anlatmış, hak ve hürriyet mücadelesi dersini vermiş, şevkini vermiş Risale-i Nur, esir şimdi!
Doktor Duzi gibi İslam düşmanlarının, dessas zalimlerin, dinsizlerin, ahlaksızların, memleketi kana bulayanların, maneviyat düşmanlarının eserleri basılıp dağıtılırken;
Risale-i Nur parangalanmış! Basımı yasak, dağıtımı yasak!
Ne 50 yıldan beri neşredip dağıtalar basabiliyor, ne Diyanet basabiliyor!
Ve Kocatepe’de şunu gördüm: Risale-i Nur’a, davaya “Tam, sarsılmaz ve daimi sadakat, sebat ve metanet” göstermek, Üstadın ortaya koyduğu Kur’an’i ve Nebevi ölçülerden taviz vermeden hizmet etmek mümkün. Ve haklılığını ilân ve ispat etmek mümkün.
Kocatepe’de olduğu gibi...