Şeffaflık istemek, hakkınız, hakkımız, vazifemiz değil mi?
Hesap sormak (Hz. Ömer’e iki karış ganimet malı kumaş için, Hz. Ali’ye, (ra), Selâhaddin Eyyübi’ye, Fatih Sultan Mehmed’e hesap sorulduğu gibi, muhakeme edildikleri gibi) hakkınız, hakkımız, vazifemiz değil mi?
Mihenge vurmak, hakkınız, hakkımız, vazifemiz değil mi?
Problemlerin çözümü bunlara bağlı değil mi?
Eğer konuşursak, yazarsak, çizersek problemler, hastalıklar ortaya çıkar, çözüm ile tedavisi daha kolay, daha ucuz, daha kısa zamanda olmaz mı?
● Konuşmamak; şiddete, zulme, istibdata, haksızlığa çanak tutmak Müstebitleri/diktatörleri alkışlamak demek değil mi?
● “İyiliği emret, kötülükten vaz geçir”1 fermanınca, “emr-i bil-ma’ruf, nehy-i an’il-münker” ile mükellef değil miyiz?
● Peygamberimiz (asm), “Sizden kim bir çirkinlik, kötülük görürse, eliyle düzeltsin, buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse, kalbiyle buğz etsin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.”2 buyurmuyor mu?
● Mealen, “Bir toplulukta bir takım günahlar işlenir, işlemeyenler o günahları işlemeyenlerden daha güçlü ve daha çok oldukları halde, engel olmazlarsa, mutlaka Allah hepsine birden cezâ verir.”3 diye ferman edilmiyor mu?
● Ve keza, “Hainlerin savunucusu olma! Kendi nefislerine hıyanet edenleri savunma!”4 mealindeki âyet bize neyi emrediyor?
● “Zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur!”5 mealindeki âyeti nasıl anlayacağız, nasıl uygulayacağız?
Bir haksızlık, zulüm, yanlış annemizden de, babamızdan da, akrabalarımızdan da, zenginlerden de, fakirlerden de, âlimlerden de, cahillerden de, siyasetçilerden de, siyasî liderden de sudur etse, konuşmayarak, onları hoş göremeyi Kur’ân bizi men etmiyor mu?
● Eğer konuşmazsak, yazmazsak, “Bir millet cehaletle hukukunu bilmezse, en hamiyetli kişileri dahi müstebit eder” durumuna sebep olmaz mıyız?
Dipnotlar: 1- Hadis Ansiklopedisi, Kütüb-i Sitte, s. 243. 2- Ebû Dâvûd, Melâhim, 17; İbn-i Mâce, Fiten, 20. 3- Nisa Sûresi 105, 107. 4- Nisâ Sûresi, 135. 5- Bediüzzaman, Münâzarât, s. 13.