Kimi zaman, nefsin ve şeytanın dürtüsüyle, “Allah’ı kim yarattı?” sorusu, daha doğrusu vesvesesi takılır bazı zihinlere. Cevabına geçmeden önce şu hususu bilmemiz gerekir:
Aklımız, bir anlama-ölçme ve değerlendirme âletidir. Yoksa, sonsuzu alma kabı değildir. Okyanusu bardağa sığdıramazsınız. Ama, onunla ölçerek bir kıyas yaparsınız.
“Allah var, ama, O’nu kim yarattı?” şeklindeki demogojik suâl aslında temelden sakattır. Çünkü, Yaratan’ı, yaratılan ile karıştırmaktır. Allah, yaratıp, yaratılmayan demektir. Eğer, Allah da yaratılsaydı; o taktirde, o yaratan olmaz, yaratılan olurdu.
Meşhur olmuş şu misâl, O’nun varlığını ve ezeliyetini anlamaya kâfidir: 40 vagonlu treni düşününüz. En sonuncu vagonu dokuzuncu, onu bir önceki, onu bir önceki ve ikinciyi birinci vagon çekiyor. Birinci vagonu kim çekiyor?
Lokomotif!
“Peki, lokomotifi kim çekiyor?” diye bir soru sorulamaz. Neden? Çünkü, lokomotif, “çekip”, fakat “çekilmeyene” denir. O, kendinden, kendi gücüyle vagonları çekmektedir. Önünde bir başka lokomotif yok ki, onu çeksin! Eğer o da çekilse, o taktirde, onun adı lokomotif değil, vagon olur!
Tren, lokomotif misâli meseleyi anlamak için verilmiştir. Yoksa, lokomotif ile, Allah arasında hiçbir benzerlik yoktur. Zihnimiz, bizi hemen yanıltmaktadır. Lokomotifi de yapan biri var! Öyle ise... Lokomotifi de yapan biri var, çünkü o maddedir, sonludur, basittir. Allah, yaratıp yaratılmayan demektir.
Öyle ise, bir Yaratıcı vardır. O da sonsuz isim ve sıfatlar sahibi Allah’tır. Yani, yok olan, sonradan olan ezeliyet, sonradan olan, değişken olana verilemez. Öyle ise ezeli olan Allah’tır. Yani, madde için düşünülen ezeliyet Allah’a verilecektir. Hepsi o kadar.
Gerisinin şeytanın vesvesesi olduğunu ve bizi yoldan çıkarmak için oyun oynadığını bilip, üzerinde durmamak gerekir.