"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân’ı anlamak için mücedditlere ihtiyaç vardır

Ali FERŞADOĞLU
16 Kasım 2017, Perşembe
Mealcilerin iddiası şu: Kur’ân’ı herkes anlar, tefsirlere ihtiyaç yok, müçtehitlere, müceddidlere ihtiyaç yok!

Size bir soru: Tıp, fizik, kimya, edebiyat, hukuk gibi bütün ilim dallarında söz sahibi kimdir? Elbette en yüksek otoriteleri, uzmanlarıdır. 

Kur’ân’ı en iyi kim anlar? Siz mi, ben mi, gazeteciler, televizyoncular mı, yazar çizerler mi, siyasetçiler mi, İlahiyatçılar mı, cami imamı mı, öğretmenler mi; şeyh mi, ağabey mi, hacı-hoca mı?

 Cevap, “Hiçbiri!” 

Öyle ise, kim? 

Sorunun cevabını Kur’ân ve Peygamberimizden (asm) almalıyız. 

O bizi, uzmanına otoritesine gönderiyor, şöyle ki:

● “Tam bir teslimiyetle Allah’a yönelen, ihlâsla ibâdet ederek bâtıl dinleri bırakıp İbrahimin dini olan İslâma uyan kimseden din yönüyle daha güzel kim vardır?”1 meallerindeki âyetlerinin de “müceddid ve müçtehidlere” de işâret ettiği belirtilir. 

● “Onun tevilini Allah’tan başkası bilemez. İlimde derinlik ve istikamet sahibi olanlar ise, ‘Biz buna inandık. Hepsi Rabbimizin katından indirilmiştir”2 deyip o gizli hakikatleri izhar ederler, açıklarlar.3

● “Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.4

● Muhakkak ki Allah, bu ümmete her yüz sene başında dinini yenileyen bir müceddid gönderir.5

Meallerini verdiğimiz bu âyet ve hadise göre, müceddidlik İlâhî bir tavziftir. Kesbi ilminin yanında, madem vazifelendirme var, öyle ise Vehbi ilimle desteklenmiş olması icap vetmez mi?

“Bunun böyle olduğunu avam nasıl anlar? Âlimler arasında ihtilâf vukuunda çözüm nasıl sağlanır?” diye sorulursa…

Avam da, âlimler de müceddidleri okuyarak anlarlar ve aralarındaki ihtilâfları çözerler. Zira, geçmişte olduğu gibi, gelecekte de müceddidler hem avama, hem de âlimlere hitap etmişlerdir. 

Gelecek müceddidleri bulabilmek, anlayabilmek için geçmiş bir önceki müceddidi bulmak, okumak ve anlamak gerekir. Müceddid de gelecek müceddidin özelliklerini verir.

Tıpkı, tıbbî, fizikî, kimyevî-her ne ise-gelişmeleri anlayabilmek, kavrayabilmek için geçmiş verileri, formülleri okumak, anlamak, bilmek gerekmektedir.

Bediüzzaman’ı “kabul ederek ve anlayarak” okuyun, o size müceddid ve müceddidlerin bütün özelliklerini, aralarında münasebetleri, hem avam, hem de havas diliyle, hem avama, hem de havassa anlatır. 

Dipnotlar: 1- Nisâ Sûresi, 83, 125. 2- Al-i İmrân Sûresi, 7.  3- Şuâlar, s. 498. 4- Nahl Sûresi, 43, Enbiya Sûresi, 7. 5- Ebû Dâvûd, Melâhim, 1.

Okunma Sayısı: 1739
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı