"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân’ı en iyi anlayan ve anlatan

Ali FERŞADOĞLU
07 Haziran 2019, Cuma
Kur’ân’ı en iyi anlayan, en iyi yaşayan, en iyi anlatan Peygamber Efendimizdir (asm). Zira, Kur’ân O’na (asm) indirilmiştir.

O’nun (asm) ahlâkı da Kur’ân ahlâkı idi. Şu halde, Kur’ân “cemaat” ile âyetlerini, hem lisan-ı kal, hem lisan hal ile (beden diliyle, yaşayarak) anlatan odur.

Ki, cemaatin hakikatini, “Cemaatteki ferdin, bir cesedin organı gibi” olduğuna dikkat çektikten sonra; “Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı yapışın” 1 âyetindeki “ip” tâbirini “cemaat” olarak yorumlamış ve “cemaate sarılın” emrini vermiştir. 2

Keza, “Size cemaat halinde bulunmanızı tavsiye eder; ayrılıp dağılmaktan şiddetle kaçınmanızı isterim. Zîrâ, şeytan, yalnız başına yaşayan insana yakın olup beraber bulunan iki kişiden daha uzaktır. Kim Cennetin tâ ortasında yaşamayı isterse toplu halde bulunmaya baksın; Allah’ın yardım ve inâyeti cemaatle beraberdir. Müslüman cemaatinden bir karış da olsa ayrılan kimse, boynundaki İslâm bağını çözmüştür. 3

Bediüzzaman’ın, Kur’ân ve Sünnet’ten çıkardığı cemaat olgusu nedir? Onları nasıl yorumlamıştır? 

Bakalım: Bu zaman, ehl-i hakîkat için, şahsiyet ve enaniyet zamanı değil, zaman, cemaat zamanıdır. Cemaatten çıkan bir şahs-ı mânevî hükmeder ve dayanabilir. 4

“Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vâhit idi. O hâkimin müftüsü de, onun gibi münferit bir şahıs olabilirdi, onun fikrini tashih ve tâdil ederdi. Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır.”5

İlmi buluşlar, keşifleri, hizmetleri, işleri artık “NASA, CERN” gibi cemaatler yapmaktadır; şahıslar değil. 

Cemaatte olan kuvvet, fertte yoktur. 6

Ferdin iyiliği de, fenalığı da mahduttur (sınırlıdır). Cemaatin ise gayr-ı mahduttur (sınırsızdır). Ferd dâhi de olsa, cemaatin şahs-ı manevisini karşı sivrisinek kadar kalır.

Fert dâhi de olunsa, bid’a rüzgârlarına dayanamaz.

Şahıs ne kadar güçlü ve dahi de olsa şahs-ı maneviye (Fertlerden oluşan güce, cemaate, gruba) karşı mağlûp düşebilir.

Zaman, şahıs zamanı değil, şahs-ı manevî zamanıdır. Risale-i Nur’da şahıs yok, şahs-ı manevî var. Ben bir hiçim; Risale-i Nur, Kur’ân’ın malıdır. Kur’ân’dan süzülmüştür. Şeref ve güzellik, Kur’ân’ındır. Şahsımla Risale-i Nur iltibas edilmiş; meziyet Risale-i Nur’a aittir. 

Dipnotlar:

1- Tirmizi, Fiten, 7. 2- Kastamonu Lâhikası, s. 102. 3- Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye, s. 87. 4- Bediüzzaman, İşaratü’ül-İ’caz, s. 162. 5- Bediüzzaman, Sünûhat, s. 52.  6- Tarihçe-i Hayat, s. 605.

Okunma Sayısı: 1801
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı