"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân ilimleri ve “350.000 tefsir”

Ali FERŞADOĞLU
08 Aralık 2014, Pazartesi
Ulûmü’l-Kur’ân; Kur’ân’la doğrudan ilgili olan ilmi disiplinleri muhtevidir. Bunlar: Hadis, tefsir, kelâm, fıkıh, tasavvuf, ahlâk, siyer, alet ilimleri, ali ilimler vs. şeklinde sıralanabilir.

Alt disiplinler de olmak üzere Kur’ân’da 77 bin ilim dalından, lafzen, imaen, remzen, işareten, hafiyen vs. bahsettiği ifade edilmektedir. Kur’ân ile direkt ilgisi olmayan, yorumunda dolaylı olarak yararlanılan ilimlerin Kur’ân ilmi saydığı anlaşılmaktadır.
Dolaylı da olsa Kur’ân’ın tıp, astronomi, matematik, fizik, kimya, coğrafya, biyoloji, jeoloji gibi fen ilimleri, Ruhiyat (psikoloji), içtimaiyat (sosyoloji), talim-terbiye (eğitim), edebiyat, dil, folklor gibi sosyal ilimler olarak ele alınmalı. Evet, bu ilimler, Kur’ânî oldukları halde, her ne kadar, direkt Kur’ân ilimlerinden sayılmamışsa da, Kur’ân ilmi muhtevasındadırlar. Zira, Kur’ân’da, “Yaş ve kuru ne varsa apaçık bir kitapta yazılmıştır.”1 ferman edilir. “Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.”2 mealindeki Âyet de, buna işaret ediyor olmalıdır.
Bu değerlendirmelere göre Bediüzzaman Said Nursî; Müslümanların yazdığı kelâm, fıkıh, tasavvuf, ahlâk, edebiyat, dil, siyer, tarih, psikoloji (ruhiyat), pedagoji, eğitim, sosyoloji (içtimaiyat) coğrafya, tıp, astronomi, fizik, kimya, biyoloji, ilm-i hayvanat (zooloji) vs. bütün mânevî, fen ve sosyal ilimleri tefsir kabul etmektedir.
Yani, Müslümanlar, tefekkür, ilim, araştırma, gözlem; atom (zerre), hücre, unsur, uzuv, beden, kalp, duygular, mide, yani tıp, fizik, kimya; kalem, kâğıt, kitap, yazı (hat), kuşlar, balıklar, denizler vs., vs. hakkında da binlerce kitap yazmışlardır. Bunlar hakkında binlerce kelime, yüzlerce âyet-i kerime mevcuttur. Bunlar da Kur’ân’ın tefsiri sayılmaz mı? Hatta, seyahat (kültürel gezi) kitapları da tefsir sayılabilir. Ki, Kur’an, 15 asır önce, “turistik”, geziye, “gözlem” ve özellikle “inanç ile ibret ve kültürel” boyutları katarak derinlik kazandırmıyor mu? Teşvik etmiyor mu? Birkaçının meali şöyledir:
“De ki: “Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın.”3

Dipnotlar:

1- En’am Sûresi: 59.
2- Nahl Sûresi, 43.
3- Rum Sûresi, 42.

Okunma Sayısı: 1864
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • R.Kalyoncu

    8.12.2014 09:09:24

    İlmî ıstılahta tefsir denildiği zaman; doğrudan, Kur’an-ı Kerim’in ayetlerini açıklayan kitaplar anlaşılır. Fen ve sair ilimlere dair (milyonlarca) kitaplar ise, "Kȃinat Kitabı"nın tefsiri mahiyetinde olabilirler. Bu sebeple, “üçyüzelli bin tefsir” ibaresinin başka bir izahı olması lȃzım gelir. Tefsir denilince sadece matbu veya yazılı kitaplar değil, aynı zamanda; rivayet tefsisi, me’sur tefsir veya nakli tefsir denilen yazılı olmayan tefsir türünü de dikkate almak gerekir. Nitekim, müfessirlerin pîri olarak kabul edilen Sahabeden İbn-i Abbas’ın tefsiri bu mahiyettedir. Ayrıca o rakamın; yer aldığı cümlede, İslȃm tarihi ve Müslümanların sayısına işaret eden 350’lili rakamlara muvafıken, çokluktan kinȃye olarak zikredilmiş olması da muhtemeldir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı