"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Maddî cihad ve siyasetle hizmet” dönemi bitti!

Ali FERŞADOĞLU
17 Ekim 2014, Cuma 00:01
1700 küsûrlü yıllardan sonra, Batı’da başlayan “Sanayi Devrimi” genelde insanlığa ve özelde de Müslümanlara büyük bir darbe indirdi.

Aslında, “Kâfirlerin medeniyetinde görülen mehâsin ve yüksek terakkiyât-ı sanayi-bunlar tamamen medeniyet-i İslâmiyeden, Kur’ân’ın irşâdâtından, edyân-ı semâviyeden in’ikâs ve iktibas edildiği…”1 ilmi bir tesbittir. Ehl-i insaf Batılılar da bunu itiraf etmektedir. Müslümanlar ise, yenilenemediler. Fen ve sanayide açtıkları çığırlara sırtlarını döndüler. İlmi ve teknolojik gelişmelere ayak uyduramadılar. İşte, “cihad-ı maddî”, yani, “silâhlı cihad” dönemi de kapandı ve “cihad-ı manevî” (iman, ilim ve ahlâk) devri başlamış oldu. Aynı şekilde, “siyasetle hizmet” dönemi de bitti. Zira, diplomasi, “ilim ve iktisat” ile olurdu.
İşte, Bediüzzaman bunun için,  “Euzubillahi mineşşeytani vessiyaset” deyip, siyaset topuzunu atarak, “iki elimle nura sarıldım.”2 diyerek Müslümanlara yeni bir strateji çizmiştir.  
Çünkü, siyasetle hizmet dönemi de kapandı. Zira, siyaset ilim ile, fikir ile, eğitim ile, terbiye ile olur.
Müslümanlar “cehalet, fakirlik ve ihtilâf-ı efkâr” içinde iken, siyaset cambazlarına karşı nasıl diplomatik zafer kazanabilirler?
İlim, fen ve teknoloji Süfyanizmin eline geçti. 
Müslümanlar bunlardan mahrum kaldı. Değil ilim, teknoloji, fen; dinlerini bile bilmiyorlar!
İşte çağların maneviyat kumandanı Bediüzzaman, Müslümanları siyaset cephesinin gerisine çekti; eğitime tabi tuttu. “Şeriatın yüzde doksan dokuzu ahlâk, ibadet, ahiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir; onu da ulü’l emirlerimiz düşünmeli.”3
Ne yazık ki, sıradan vatandaşlar bile, öylesine fanatik bir siyaset takipçisi kesildiler ki, ellerinde televizyon kumandaları, gazeteler, “O siyasetçi ne dedi, öbürü ne cevap verdi!” diye gece yarılarına kadar aynı gevezelikleri izliyor!
Allah ne diyor, Kur’ân ne diyor, Rasulullah (asm) ne diyor? Merak eden, araştıran, soran var mı?

Dipnotlar: 
1- Bediüzzaman, Mesnevî-i Nuriye, s. 77. 
2- Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 52-53. 
3- Bediüzzaman, Divan-ı Harb-i Örfi, YAN, s. 28. 

Okunma Sayısı: 2154
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı