Samimi ve sahtekarlar öylesine karışık ki… Kitle iletişim vasıtaları öylesine manipüle edip yanlış, şer işlere yönlendiriyor ki…
“İfsat, zındıka, dinsizlik, ahlaksızlık komiteleri”, desas siyaset sihirbazları, Müslümanları öylesine biribirine kırdırıyor ki…
Samimi ve dürüst olarak hizmet etmek isteyenler de menfaat üzerine dönen canavar siyasetin, “hubb-u cah, şan, şöhret, makam sevgisi, korku, tama , milliyetçilik damarı, enaniyet, ve dünyanın câzibedar şeylerinin” baskısına maruz kalıyorlar ki…
Bunlarla öylesine avlanıyorlar ki!
O gençler, onlara inanıp, cephelere nasıl koşsun!
Suriye’ye, Irak’a maddi cihada nasıl gitsin ki!
Kimin tuzağına düşecekleri belli değil… Kurşunu nereden yiyecekleri belli değil. Bombaların nereden yağacağı belli değil… Veya, kime kurşun atacak, Ahmed’e, Mehmed’e, Fatımatüzzehra’ya, Ayşe’ye, masum çocuklara mı, bebeklere mi? Bu da belli değil… Cihad etmek de lazımdır, ama nasıl? Gayet tabii ki, Peygamber Efendimizi (asm) dinleyerek; bir şehid yerine, yüz şehid sevabı kazanabilir. Şöyle ki: “Mahşerde ulema-i hakikatin sarf ettikleri mürekkep şehidlerin kanıyla muvazene edilir, o kıymette olur.”1
“Bid’aların ve dalâletlerin istilâsı zamanında Sünnet-i Seniyyeye ve hakikat-i Kur’âniyeye temessük edip hizmet eden, yüz şehid sevabını kazanabilir.”2
Ey tembellik damarıyla yazıdan usanan ve ey sufîmeşrep kardeşler! Bu iki hadisin mecmuu gösterir ki, böyle zamanda hakaik-i imaniyeye ve esrar-ı Şeriat ve Sünnet-i Seniyyeye hizmet eden mübarek, hâlis kalemlerden akan siyah nur veya âb-ı hayat hükmünde olan mürekkeplerin bir dirhemi, şühedanın yüz dirhem kanı hükmünde yevm-i mahşerde size fayda verebilir. Öyleyse onu kazanmaya çalışınız.3
Yine, hadis-i şerifin diliyle nefsimizin ıslahı için çalışmak en büyük cihaddır.
İman, Kur’ân hakikatlerini öğrenmek cihaddır.
Bu hakikatleri yaşamak, anlatmak, tebliğ etmek cihaddır.
Ey hamiyet sahibi fedakâr, kahraman, yiğit gençler, dindarlar!
Bir şehid olmak nerede, 100 şehid olmak nerede?
Dipnotlar: 1-Gazâlî, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, 1:6; Câmiu’s-Sağîr, no: 10026. 2-İbni Adiy, el-Kâmil fi’d-Duafâ, 2:739; 3-Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 171.