"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Medya, birinci kuvvet olma yolunda

Ali FERŞADOĞLU
19 Şubat 2018, Pazartesi
Kuvvetler Ayrılığı prensibine dayalı devlet yönetim modelinde; “yasama, yürütme ve yargı” ilk üç güç olarak kabul edilir. “Matbuat/basın-yayın/medya” ise, gayriresmî olarak, “4. Kuvvet” olarak tanımlanmıştır.

Aslında günümüzde, “1. Kuvvet” belâgat ve cezalete dayanan matbuat-medyadır. 

Bediüzzaman’ın ediplik ve matbuat/gazeteciliği değerlendirmesinden bu çıkarımı yapabiliriz:

“Elbette nev-i beşer, âhir vakitte ulûm ve fünûna dökülecektir. Bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise, ilmin eline geçecektir. “Ulûm ve fünûnun en parlağı olan belâgat ve cezâlet, bütün envâıyla âhir zamanda en mergub bir sûret alacaktır. Hattâ, insanlar kendi fikirlerini birbirlerine kabul ettirmek ve hükümlerini birbirine icrâ ettirmek için, en keskin silâhını; cezâlet-i beyândan (ifadenin güçlü, güzel, kusursuzluğundan) ve en mukàvemetsûz kuvvetini, belâgat-ı edâdan (üslûbun muhataba göre söylenmesinden) alacaktır.” (B. Said Nursî, Sözler,  s. 239-240)

 “Dünyamızın küçülüp bir köy hükmüne geçmesi”, teşhisine bugün “globalizm, küresellik” deniyor. Bunun en büyük göstergelerinden birisinin de basın-yayın, kitle iletişim vasıtalarıdır. Bediüzzaman, dünyanın globalizme/küreselliğe kitle iletişim vasıtalarıyla ulaşacağını bir asır öncesinden görmüş ve haber vermiştir:

“...Şimdi tekemmül-ü vesait-i nakliye ile, âlem bir şehr-i vahid hükmüne geçtiği gibi, matbuat ve telgraf gibi vesait-i muhabere ve müdavele (elden ele gezdirme, alıp verme, devretme) ile, ehl-i dünya, bir meclisin ehli hükmündedir.” (Muhakemat, s. 38.) Belâgat; sözün güzel ve tesirli bir biçimde, fasih ve açık olarak muhataba iletilmesi şeklinde açıklanan, daha çok edebiyat ve hitâbet alanlarında kullanılan, ilmî yönü bulunmakla beraber san’atlı yönü de mevcut olan bir terimdir.

Belâgat, sözlükler ve ansiklopedilerde iki kısma ayrılarak incelenmektedir. Bu kısımlar ‘meleke/yetenek’ ve ‘ilim’ başlıklarından oluşur. Bu başlıklardan meleke; belâgati, güzel ve hoş söz söyleyebilme mahareti olarak ele alır. İlim başlığı ise; kavramı, sözün, yerine, zamanına ve adamına göre kusursuz, düzgün ve fasih bir dille beyânı olarak inceler. “Batı dillerinde meleke anlamında belâgata karşılık éloquence, ilim anlamında da rhétorique kelimeleri kullanılmaktadır.” (TDV İslâm Ansiklopedisi, c. 5, s. 380.) Belâgat, kendi içinde üç bölüme ayrılır. Bunlar meânî, beyân ve bedîidir.

- Meânî anlamla ilgilidir. Sözün durum ve şartlara, söz söyleyen kimsenin seviyesine uygun olmasını öğretir.

- Beyân, söyleme ile ilgilidir. Anlatılmak istenen maksadı tesirli hâle getirmek, asıl söylenmek istenen şeyi ön plana çıkarmak, açıklamak için gerekli söz hünerlerini anlatır. Bedi’ süsleme ile ilgilidir. Mânâsı yerinde, açık anlaşılabilir olan sözü yapmacılığa kaçmadan, bir ölçüde süsleme şekillerinden bahs eder.” (Ötüken Ansiklopedisi, c. 1, s. 353.)

Buna göre “Birinci Kuvvet belâgat ve cezalet” vasıta ve vesileleri: Sohbet, seminer, konferans, panel, açıkoturum, gazete, dergi, kitap, radyo, tv, internet, video, sinema ve sesli yayınlar olmalıdır!

Okunma Sayısı: 1722
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı