*Bir imam-hatibimizin ifade ettiği gibi, çocuk ve gençlerimize ibadetten önce ‘iman ve ahlâkı’ öğretelim. Aksi halde, çocuklarımız, gençlerimiz namaz kılan bir hırsız, oruç tutan bir sapık, hacca giden bir yalancı, kurban kesen bir tefeci, şahadet getiren bir terörist olabilir!”
* İslâm âlemi olarak problemlerimizi “siyasetle” değil, Kur’ân’ın ilk emri olan “okuma / ilim, tefekkür / araştırma” ile çözebiliriz.
* Meseleler konuşularak, tartışılarak, müzakere, mütalâa, müdave ve münazara edilerek halledilir; susarak, susturarak değil.
* Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse, hayırlı işlerde ve terakkîde muvaffak olamaz. Bütün hareketi şer ve tahrip hesabına geçer. (Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 174.)
“Eski zamanda değiliz. Eskiden hâkim bir şahs-ı vahid idi… Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-i cemaatten çıkmış az mütehassıs, sağırca, metin bir şahs-ı manevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder.” (Eski Said Dönemi Eserleri, Sünûhat, s. 486.)
- Şahsa dayalı yönetim, diktatörlüktür. “Riyaset-i şahsiyenin kat’iyen aleyhindeyiz.” (Eski Said Dönemi Eserleri, Nutuk, s. 196.) Kesinlikle kişiye, şahsa bağlı reisliğin, başkanlığın, cumhurbaşkanlığının, tek kaptanlığın karşısındayız.
- Milletin, ülkenin ilerleyip kalkınması, hür, adil, demokratik, önseçime dayalı parlamenter sistemine bağlıdır.
- “Bir şahsın tehevvüsü için büyük bir daire-i muhita hareket-i mühimmesinden durdurulmaz... (Bediüzzaman, Kastamonu Lâhikası, 220.)
1876’lardan bu yana meşrûtiyet/demokrasi demokrasi, parlamenter sistem gibi büyük, geniş bir işleyiş serüvenimiz var. Bir kişinin “başkanlık” hevesi için mühim, geniş daire, hareket, işleyiş durdurulamaz.
“İstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir, sû-i istimâlâta gâyet müsâit bir zemindir, zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir.” (Eski Said Dönemi Eserleri, Münâzarât, s. 208.)
- Geri kalmamızın sebebi tahakkümdür, keyfiliktir, tek görüştür. Bir yerde şeffaflık yoksa, yani, kişi, yönetici sorgulanamazsa, murakebe edilmezse istibdat ve keyfilik hakim olur.
“Tedenninin mühim bir sebebi: Bazı rüesa ile haksız olarak millete fedakârlık iddia eden sahtekâr hamiyetfüruşlar veya ve- lâyeti dâvâ eden ehliyetsiz bazı müteşeyyihlerdir...” (Bediüzzaman, Münâzarât: 55.)