Bediüzzaman, yüzlerce kez Risâle-i Nur’da kullandığı “meslek ve meşrep” mefhumlarına, “sadâkat, sebat ve metanetle” bağlanmak gerektiğini vurgular.
Meslek ve meşrep deyince ne anlıyoruz; ne anlamalıyız?
Önce lügat anlamlarına göz atalım:
Meslek; usûl, tarz, tutulan yol, davranış, doktrin ve sistem demektir.
Meşrep ise; tabiat, huy, mizaç, âdet, ahlâk, hareket tarzı, tavır, tutum ve davranış biçimi.
Meselâ, kalbin kumandanlığında akıl, his, sair duygu ve lâtifeleri kullanarak tefekkürî imanî ile hareket etmek Nur mesleği, hakikat mesleğidir.
Meslek; sistem, temel hizmet stratejisi, hareket tarzı, anlatım üslûbudur. İçtimâî, siyasî hayatta, konjonktürel, pragmatik değil, “prensibe dayalı” duruşu da ifade eder.
Meşrep ise, o mesleğin, o duruşun, temel prensibin şeklini, tezahürünü gösterir.
Meselâ, “hakikat mesleği” olan Nur mesleği, Kur’ân, iman hakikatlerini, “akıl, kalb ve bütün lâtifelerle” birlikte anlamak, kabul etmek, ona göre davranmak ve tebliğ etmektir.
Meşrep ise; iman Kur’ân hakikatlerini yaşama biçimi, hayata geçirme şeklidir. Meselâ, kimi fıtratlar heyecanlı, hareketli, aksiyoner ve dışa yöneliktir. Sosyal hayatın içine girerek, herkese tebliğ ederler. Bunlara aksiyoner meşrepliler diyebiliriz.
Bazı fıtratlar ise, içe yöneliktir. Halim, selim, kendi hallerinde sakin tiplerdir. Mesleği, yani, sistemi, çizgiyi, metodu, kanunu aynen kabul ederler. Ne var ki, bunları dışa yansıtmakta aksiyoner davranmazlar.
Sosyal hayatın içine girdiklerinde de bu içe yönelik, sakin duruşlarını aynen muhafaza ederler. Bundan ötürüdür ki, meşrebe, huy ve karakter denmiştir.
Meselâ, tasavvuf yoluyla kalbi işleterek zikr ve hizmet etmeyi esas almak tarikat mesleğidir. Temelde tarikat “hafiler ve cehriler” olmak üzere ikiye ayrılır.
“Hafilik”; sükûneti, içe yönelikliği ifade eder.
“Cehrilik” ise, kksiyonerliği, hareketliliği.
İşte tarikat meslektir.
“Hafilik” veya “cehrilik” meşreptir.
Nakşiler “hafi”, Kadiriler “cehri” meşreplidir.