"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Meslek ve meşrebe sadâkat esastır

Ali FERŞADOĞLU
18 Mart 2015, Çarşamba
Bediüzzaman, Sungur Ağabey’e diyor: “Menderes seni maarif nazırı yapsa. Mekteplerde Nurları okutacaksın dese, fakat arada sırada bazı meselelerde bizim dediğimiz gibi olacak dese, sen de kabul etsen... Nurdaki ihlâs bunu reddeder.” (www.cevaplar.com)

Bediüzzaman hürriyetçileri, demokratları desteklemekte ve Menderes’i de o dehşetli zamanda yaptığı icraatları için “İslâm kahramanı” olarak vasıflandırmaktadır. Ama, Risale-i Nur’ların okullara ders olarak konma karşılığında olsa bile, bir meselesinden asla taviz vermemek gerektiğini vurgular. Meslek ve meşrebe sadâkati bu derece önemli görür.  

Bunun sebebi gayet açık: Esas olan çağımızdaki Kur’ânî ve Sünnetî ölçü ve prensipleri ispat edip izah eden Risale-i Nur’ların anlaşılması, yaşanması ve neşrine çalışılması. Yoksa, okullara ders olarak konması değil! Risale-i Nur’un geliştirdiği çağdaş meslek ve meşrep metodunun ne kadar önemli olduğu, Bediüzzaman’ın sadık hizmetkârı Gündüzalp’in yaptığı şu nakilden de anlaşılıyor:

“Üstadımız derdi ki: Eğer Şah-ı Geylani, İmam-ı Rabbani gibi zatlar gelseler ve ‘Said sen bu tarzda devam edersen şu birkaç biçarelerden başka şakirdin olmayacak. Hem aç kalacaksın, hapis yatacaksın. Fakat tarzını bir parça şöyle değiştirsen, bütün memleket senin şakirdin olacak; başvekil de, reis-i cumhur da şakirt olup gelip elini öpecekler’ deseler bu tarzımı bırakmayacağım.”  Bediüzzaman’dan, “Nurun sadık kahramanı, kumandanı” ünvanını alan Zübeyir Gündüzalp, derslere gelenlerin dairede tutulmaya çalışılmasını ister ve şöyle derdi:

İmanı kazanmak kolay, muhafaza etmek zordur. Her Risale okuyan Nur Talebesi olmaz. Nur Talebesi, ihlâs, uhuvvet, sadâkat, tesanüt, metânet ve sebat düsturlarını taşımalıdır. (Kaygusuz, age.) 

Buradan da hareketle şöyle bir hükme varmak mümkün: Kimileri Külliyatı baştan sona ezberlese bile; “Risâle-i Nur’a muhalif cereyana taraftar olur, zıt bir mesleğe girerse” talebe ve kardeş ünvanını kaybeder. Zira, bilmek ayrı, amel etmek ayrıdır. Uygulamayı da ihlâs ile yapmak başka bir meseledir.

Bediüzzaman’ın bu husustaki direktifleri de yoruma meydan vermeyecek şekilde apaçık ve nettir:

“Risale-i Nur, bir daire değil; mutedahil daireler gibi tabakâtı var. Erkânlar ve sahipler ve haslar ve nâşirler ve talebeler ve taraftarlar gibi tabakatı var. Erkân dâiresine liyakatı olmayan Risale-i Nur’a muhalif cereyana taraftar olmamak şartıyla; dâire haricine atılmaz. Haslar, hâsiyeti bulunmayan, zıt bir mesleğe girmemek şartıyla talebe olabilir. Bid’a ile amel eden, kalben taraftar olmamak şartıyla dost olabilir. Onun için, az bir kusurla düşman sınıfına iltihak etmemek için, dışarıya atmayınız. Fakat Risale-i Nur’un erkânlarında ve sahiplerindeki esrarlar ve nâzik tedbirlere onları teşrik etmemek gerektir.” (Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lâhikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 192-193.)

Okunma Sayısı: 2151
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • rebi

    18.3.2015 09:13:29

    islam toplumlarının sadakat ve bağlılık ölçüsü her zaman sorun suistimale açık olmuştur maalesef..otonom bir bağlılık ve sadakat belki imani mevzularda olabilir ama meslek ve meşreb gibi alt detaylarda bu tür bir bağlılık günümüzde gördüğümüz gibi çok ters sonuçlarda çıkarabiliyor maalesef..inandınsa sadakat gösreceksin yoksa olmaz sadece iman için olmalı.otokontrolu olmayan sorgulanmayan ve bir mihenge devamlı vurulmayan gurup meşrep veya insanların peşine iman eder gibi sadak göstermek müslümanları hem kolaycılığa Allah korusun hemde çok kötü noktalara götürebilir. bu dediklerimin risalei nurların şahsı ile tabiiki bir alakası yok ama sosyolojik olarak müslümanlardan herkesin ama herkesin iman eder gibi sadakat beklemesini yanlış buluyorum.insanlar inanmasa işide katılmazlar.onlarda maalesef inandıkları için terör yapıyorlar.ama terör yaptıklarına inanmıyorlar..heleki insanların ve nefislerin karıştığı alt detaylarda iman eder gibi sadakatın nereye varacağı şüpheli..

  • Garib Doğu

    18.3.2015 08:46:51

    Makale, meslek ve meşrep meselesini örneklerle güzelce izah etmiş.Yalnız zıt mesleklerin nelerden ibaret olduğu hususu izaha muhtaç olduğunu düşünüyorum.Nur mesleğinin sınırları belirlenip,içi de doldurulursa sanırım mesele daha iyi anlaşılacaktır.İkinci bir husus neden bu meslek ve meşrep bu kadar önemli ve tavizsizliği gerektiriyor? Bu konuda da tatmin edici bilgi vermek gerekiyor diye düşünüyorum.

  • Ali Vefalı

    18.3.2015 08:36:46

    Yazar kardeşimiz, özellikle son 15-20 yılda siyasal islamcıların ön plana çıkarıldığı devrede, yaşanan sıkıntıların değerlendirilebileceği tespitleri ortaya koymuş. Nur talebesiyim, okuyucusuyum, dostuyum diyebilen, yada zıt taraflara geçenlerin ama kendini ve de taraf olduğunu savunmaya çalışanların, düşünmesini gerektiren bir yazıdır.

  • M Numan

    18.3.2015 07:14:46

    Buradan da hareketle şöyle bir hükme varmak mümkün: Kimileri Külliyatı baştan sona ezberlese bile; “Risâle-i Nur’a muhalif cereyana taraftar olur, zıt bir mesleğe girerse” talebe ve kardeş ünvanını kaybeder. Zira, bilmek ayrı, amel etmek ayrıdır. Uygulamayı da ihlâs ile yapmak başka bir meseledir. bu ifadeye harfiyyen katılıyorum. bazen ezbere bilenler Allah ve rasulünun düşmanı olan bir harekete destek verebilmekte

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı