"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müşahede-keşif

Ali FERŞADOĞLU
10 Aralık 2016, Cumartesi
İlâhî sırları, izafi ve gaybî bazı hakikatleri kalp gözüyle görmeye “müşahede” veya “keşif” denir.

Zaten gören, göz değil, ruhtur. Ruh, bu işi gözle yapıyor. Ancak maddeyi inceltip ruh derecesine çıkaranlar, dolayısıyla gözün yanında kalple de görebilirler. İlk bakışta hayalî ve imkânsız gibi görünen bu durum, aslında derin bilgilere ihtiyaç olmaksızın aklen ve mantıken de anlaşılacak bir meseledir. 

Sair duyular tatilde ve gözler kapalıyken, rüyada gözsüz nasıl görüyorsak; duyarlılığını geliştirenler, veliler de ruh ve kalp gözüyle gördükleri gibi, kalp ve ruhlarıyla daha güçlü bir enerji bağlantısı kurarak görebilirler. Bazı insanlar kendi iç organlarını gördükleri (otoskopi) gibi, başkalarının fizyolojik yapılarının işleyişlerini bir röntgen gibi görmektedirler (alteroskopi). Ki, deri ve parmaklarla görmeye “paraoptik görme” de denir. Bazı ilim adamlarının iddialarına göre, bu kabiliyet gerçek, tabiî görmedir ve geliştirilebilir: Çünkü vücudumuzdaki bütün deri yüzeyine, böcek gözü gibi “minik gözler” yerleştirilmiştir. 

Zira gören, gözlük değil, gözdür; gören, göz değil, ruhtur. Göz bir penceredir; ruh, âlemi o pencereyle seyreder.1 Bunun örneklerini peygamberler mu’cize olarak göstermiş, insanlık teşvik edilerek büyük bir hareket alanı açılmıştır. Şahitleri hâlâ hayatta olan, doğruluğu kesin belgelere dayanan buna benzer birçok hadiseyi de Bediüzzaman yaşar. Eskişehir Hapishanesi Müdürü, bir Cuma günü kâtiple otururken, “Müdür Bey! Müdür Bey! Benim mutlaka bugün Ak Cami’de bulunmam lâzım!” dediğini duyar. “Peki Efendi Hazretleri!” der ve “Her halde hapiste olduğunu ve dışarıya çıkamayacağını bilemiyor!” diye söylenir. Öğleyin, “Bediüzzaman’ın gönlünü alayım, Ak Cami’ye gidemeyeceğini izah edeyim” düşüncesiyle koğuşuna gider, pencereden bakar ki, Bediüzzaman içeride yok! Jandarmaya sorar: “İçeride idi; hem, kapı kilitli” cevabını alır. Derhal camiye koşar; ileride, birinci safta, sağ tarafta namaz kıldığını görür. Namazın sonlarında ise onu yerinde göremeyip derhal hapishaneye döner, Hazret-i Üstad’ın “Allahü ekber!” diyerek secdeye kapandığını hayretle görür.3

İşte, ruhun, kalbin görebilmesi için duygu ve duyuların duyarlılıklarını arttırmalı ve gece gören veya görmelerine kesif maddelerin engel olmadığı varlıkların özellikleriyle boyamalı. Meselâ melekler gibi görebilmesi için, melekî cephesini işletmelidir.

Dipnotlar: 1- Bediüzzaman, age. s. 32. 2- Bediüzzaman, Mektubat, s. 55.  3- Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 192-193.

Okunma Sayısı: 1574
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı