"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müslümanlar, ırkçılığın panzehiri olabilir

Ali FERŞADOĞLU
23 Mayıs 2016, Pazartesi
Irkçılık/milliyetçilik hastalığı; dehşet saçan bir çatışma ve ötekileştirme sebebi oldu. Neden?

Zira, kendini, milletini “üstün” görme, “şeytanî” bir vasıftır. Batı felsefesi, insanlar arasındaki bağı, ırk, milliyet, etnik köken kabul eder. 

“İslâm; bütün insanlığı kucaklayıcıdır. Hangi din veya ırktan olursa olsun bütün insanlarla birlik bağları kurar. Zira, insanlar arasındaki bağ, ırkçılık değil; “dinî, sınıfî ve vatanî”dir. Yani, aynı dinden olanlar kardeştirler. Aynı inancı paylaşmayıp, aynı vatanda yaşıyorlarsa, “vatanî” bağları birlik noktalarıdır. Aynı dinden değil ve aynı vatanda da yaşamıyorlarsa, aynı meslektenseler şayet, bu noktada dayanışma ve yardımlaşma içinde olabilirler.

“Irkçılığa çağıranlar bizden değildir, ırkçılık için savaşanlar bizden değildir, ırkçılık için ölenler de bizden değildir”1 buyrulmuyor mu?

Başka bir hadis-i şerîfte de, ırkçılığı zulüm ve haksızlıkta milletine yardım etme diye tarif eder.2

İnsanların kabîle, millet ve taifelere ayrılmasının temel sebebi, tanışmak ve yardımlaşmak olduğu beyan edilir.

Menfî milliyet, diğer adıyla ırkçılık, felsefenin gayr-ı meşrû çocuğudur. Bir Frenk illetidir. Birbirlerini yutmakla beslenen ırkçı parazitler, sonunda başkaları tarafından yutulmaktan kurtulamazlar.

“Milletin selâmeti için her şey fedâ edilir” şeklindeki zâlimce prensip, ırkçılığın yadigârıdır. “Devletin bekàsı için de her şey, hatta halkın hakları da fedâ edilir” prensibi de böyledir. Irkçılık “ene” ağacının acı meyvesidir. 

Sosyal hayatın ihtiyacından doğan müsbet milliyete gelince, onun ruhunu İslâm, aklını ise Kur’ân ve îman teşkil eder. Din, milliyetin hayatı ve ruhudur. Müsbet milliyet yardımlaşma ve dayanışmaya, adâlet ve insanlığa sebeptir. Bu milliyet, Resûlullah’ın (asm) lisanında, “Sizin en hayırlınız, sınırı aşıp günaha girmemek şartıyla milletini, aşîretini müdafaa edenlerinizdir”3 şeklinde bir ifadesini bulur. Bu milliyet İslâmiyete hizmetkâr ve kale olur, onun yerine geçmez.

Batıyı da içine düştüğü “ırkçılık illetinden” kurtaracak olan yine İslâmın hakikatlarıdır. Bu sadece bizim değil, onların da itiraf, tesbit ve teşhisleriyle sabittir. Mart 1995 tarihinde YDH kongresine katılan, Batının tanınmış simâlarından, Mitterand’ın yakınında bulunan, solcu düşünür Bernard Kouchner, bütün açıklığıyla şu gerçeği ortaya koymuştu:

“Biz komünizme karşı bir zafer kazandık. Ama biz de yenildik. Çünkü, birbirimize söyleyecek bir şeyimiz kalmadı. Ama İslâm ülkeleri ve halkları öyle değil. Sizden öğreneceklerimiz var diyorum. Dayanışmayı, âile bağlarını, yeniden insan olmayı öğrenebiliriz sizden. Irkçılığa karşı bir panzehir olacaksınız bizim için. Avrupa’yı kendi içine dönük bir kale olmaktan kurtaracaksınız. Irkçılığın 2. Dünya Savaşı öncesine benzer bir dönüş yapmasından çok korkuyorum.”4

Avrupa Konseyi bünyesinde kurulan Irkçılıkla Mücadele Komisyonu eski Başkanı Frank Orton, “Avrupa’da giderek artan ırkçılığın sebeplerinden birisi de İslâm dini hakkındaki eksik bilgidir” demişti.

Evet, biz Müslümanlar, ırkçılık meselesinde de Batının panzehiri olabiliriz. Ama, önce biz bu panzehiri kullanmamız gerekmiyor mu?

Dipnotlar: 1- Ebû Dâvûd, Edep: 113. 2- A.g.e. 3- A.g.e.  4- Nilgün Cerrahoğlu, Milliyet, 2 Nisan 1995.

Okunma Sayısı: 1602
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı