"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müslümanlar kendilerini ve ailelerini nasıl terbiye ediyorlar?

Ali FERŞADOĞLU
23 Nisan 2015, Perşembe
Müslüman aile, okul, iş hayatlarında, “duyguların eğitim ve terbiyesi/nefis terbiyesi” gündemlerinin kaçıncı sırasındadır? Yaratılışın asıl gayesi, “iman-ı billah, ma’rifetullah ve muhabbetullah” değil midir?

Kendimizi sorgulayalım: Müslümanlar, kendilerini veya çocuklarını nasıl terbiye ediyorlar? Terbiye etmek için bir gayret sarfediyorlar mı? Harıl harıl, siyaset gevezelikleri, boğuşmalarıyla mı meşgul oluyorlar? Yoksa, harıl harıl kitap okuyor, “kalp nedir, nasıl bir duygu, ilim ve iman üretim merkezidir, nasıl işletilir? Vicdan nedir, nasıl vicdanlı olunur, vicdan nasıl tefessüh eder?”  “İhlâs nedir, ihlâs nasıl kazanılır, ihlâsı kıran maniler nelerdir? İslâm’da hürriyet, hürriyetin sınırları, istişare adâlet nedir? Helâl-Haramlar nelerdir, midemize ne girmeli, neler giriyor? Asr-ı Saadetteki huzurlu ve mutlu aile modeli nasıldı? Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’ye göre bu hayat nasıl yaşanmalıdır? Müslümanların bu hususlarda bilgisi nedir? Çocukları yazın bir iki ay Kur’ân Kursuna göndermekle bu bilgiler öğrenilir mi? Meselâ, “kalp dairesi” ne demektir; kalp nasıl terbiye edilmelidir, kalp nasıl işletilir? Nefis terbiyesini alan bir Müslüman;  anne-baba, kardeş, akraba, komşu, ve bütün insanları sever, haklarına riayet eder. Nefsini terbiye etmiş, tahkiki imanı kazanmış bir kişi; yönetimde ise, herkese şefkatle yaklaşır, müdebbir, âdil, hakperest olur.

 “İslâmî hassasiyetleri’ bir anda yok” olmaz. Müslümanlar, birbirlerine karşı insafsızca mücadele etmezler.

İslâm tarihi buna şahittir. “İman, ibadet ve ahlâkın” güçlü olduğu dönemlerde âdil, hakperest, şefkatli, güçlü, mutlu, huzurlu fert, aile, toplum, yönetici ve medeniyetler ortaya çıktı. Asr-ı Saadet, işte Emevi, işte Abbasi, Endülüs Emevi, işte Selçuklu, işte Osmanlı. İman, ilim, ahlâk  zirvelerde olduğu zaman, bu topluluklar da, ilimde, eğitimde, hukukta, san’atta, mimaride, ziraatta vs. yükselme devirlerini yaşadılar. Şimdi Türkiye çapında, dindarlar arasında bir anket yapılsa; yukarıda sıralanan meselelerden mi daha çok haberdarlar; yoksa, “siyaset, spor, sinema, müzikten mi?..” Yapılan araştırmalara göre, Türk toplumu, günde ortalama 5 saat televizyon izliyor. Ve altı senede bir kitap okuyor! Kitapsız bir aile, gelişmeleri nasıl takip edebilir? Okuyan milletlerle nasıl yarışabilir? Tabiî ki, televizyonun terbiyesinden geçenler neyi öğreniyor?

İnsan hak ve hürriyetlerine saygının olmadığı, Kur’ânî ve Nebevî nefis terbiyesinin yapılmadığı, sevgi, merhamet, sabır, adalet, helâl-haram duyguları, hasletlerin, gelişmediği, meşvereti bilmeyen bir toplumda iktidara gelen “siyasal İslâmcılardan”, sevgi, adalet, hakperestlik, şefkat ve vicdanlı hareketler beklemek beyhude bir çaba değil mi?

Okunma Sayısı: 1576
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı