"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Müslümanların iman hususundaki zaafının bir diğer yönü

Ali FERŞADOĞLU
22 Nisan 2015, Çarşamba
Müslümanların iman hususundaki zaafının bir diğer yönü de, imanı; alışa geldiğimiz, ülfet peyda ettiğimiz gibi, “İnandım, kabul ettim, tasdik ettim!” sözünden ibaret sanmalarıdır.

Yaratılış ve var oluşla bağlantılı, sonsuz hayat derinliği olan, hayatın bütün safhalarını kaplayan, “sevgi, doğruluk, ibadet, ahlâk, adalet, hakperestlik, hürriyet, meşveret, tevekkül, kanaat, çalışmak, kardeşlik, yardımlaşma, cihad, tebliğ, ölüm, hesap, mizan, yolda bulunan bir nesneyi zarar vermesin diye kenara kaldırmak… vs., vs.” gibi bütün müsbet mefhum ve hasletleri barındıran bir hakikattir.

Dolayısıyla, “İman, inanmaktır işte!” deyip asla geçiştirilemez. Siyaset dahil, gözümüzü açıp kapayıncaya kadar hayatın her olgusuna ve sonsuz hayata “iman penceresinden” bakılmadır.

Bugün, hangi Müslüman sağlam bir şekilde iman esaslarını özümsemiş, benimsemiştir? Meselâ, günümüz Müslümanı, geçmiş dönemlerde, tasavvufun-tarikatin de birinci dersi olan, “iman-ı billah, marifetullah, muhabbetullah” hakikatlerinde nerdedir?

Bugünkü “siyasal İslâmcılar, dindar görünenler”, dahil hepimizin iman, ibadet ve ahlâkî bilgileri, terbiyeleri, eğitimleri hangi seviyededir? Bunları ne kadar biliyor, ne kadar özümsemiş, ne kadar benimsemişizdir?

Bir çoğumuz, iman esasları (kadere imanın) bazı meselelerinde ne durumdayız? İman esaslarında bile şüphe, vesveseler içinde bocalayan, İslâmın temel şartlarını yerine getirmeyen, ibadet, şükür ve duâdan siyaset ortamının gereği uzak olan “siyasalcılar!” İslâmın ahlâkını “sosyo-politik hayata” nasıl taşıyacaklardır? Veya taşıyabilirler mi? Veya, ilmi anket ve araştırmaların, “iman, ibadet, ahlak” zaafının had safhada olduğunu ortaya koyduğu bir dönemde, önceliği seyaset yoluyla İslâm hakikatlerini “sosyopolitik” olarak hâkim kılmaya mı vermeliyiz?

Ekseriyetin, “Dinin direği namazı” hergün, bir veya birkaç defa, yıkanlardan teşekkül eden bir toplumun, “Ben İslâma siyaset yoluyla hizmet ediyorum!” demesinin ne kıymet-i harbiyesi olur?

TEBRİK: Mübarek “Üç Aylar”ınızı, Leyle-i Regaibinizi” tebrik eder, ülkemiz, özellikle İslâm ve İnsanlık âlemine sulh, sükûnet ve hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan (cc) niyaz ederim.

Okunma Sayısı: 1464
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Vefalı

    22.4.2015 14:07:40

    Bu gün siyasal islamcıların, dini görüşlerinin doğruluğu, inanmaları, ulemalarının fetvaları, destekledikleri yönetimin, yaptığı icraat doğrultusundadır. Dine, kitaba ters olsa bile, dindeki ve kiptaki açık kaideleri iktidarın icraatlarına göre çarpıtarak yorumlamaktadırlar. Yani dayanılan kaynak yer dğiştirdi. Bu da en büyük kıyamet alametidir.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı