İstidraç, bazı menfî ve aldatıcı dünyevî liderlerde de görülebildiği gibi, manevîyat sahasında ilerleyip daha sonra nefsine, enaniyetine/egosuna dayanan imanlı kişilerde de görülebilir.
Kerametle müşerref olan bir şahıs, bilerek harika bir işe mazhar olursa, o halde eğer “nefs-i emare” denen, bütün kötülükleri isteyen nefsin arzularına kapılırsa, kendine güvenip nefsine, keşfine itimat eder, gurura düşerse o halde bu harika hal istidraca dönüşür.
İşin doğrusu, olağanüstü haller sergilemek, fevkalâde işler başarmak, yalnızca halis-müttaki, dindar, saf Müslüman velilere -halk tabiriyle ermişlere- özgü değildir. İnzivâya çekilerek yoga yapan, konsantrasyon (dikkati güçlendirmek, fizikî ve ruhî kuvvetlere hâkim olmak için dışarıdan gelen uyarılardan tecrit olma sanatı) ile meditasyon (tek bir konu üzerinde özel bir şekilde düşünme, yoğunlaşma, tefekkür) ve riyazete (nefsî, behimî/hayvanî, olumsuz duyguları geri plana itip; ulvî, yüce, pozitif duyguları geliştirme faaliyeti, ruh sporu) girenlerde olağanüstü hal, âdet/alışkanlık görülür. Zira başarı, şiddetli arzu, istek, derin motivasyon, duygu yoğunlaşması, kontrolü, güven ve idrak derecesine bağlıdır. Yani olağanüstü hal, bu şartlara uyan herkeste görülebilecek olaydır.
Manevîyatı, ruh ve duygu yoğunluğu yüksek, velî zatlarda olağanüstü, harika haller görülürse keramet veya olağanüstü bir âdet, alışkanlık olur. Çünkü harika işler başarmanın sırrı, kendini o mesele üzerinde yoğunlaştırarak düşünmek, tekrarlamak ve bir tür alışkanlık haline getirmektir. Sporcuların belli bir antrenman, çalışma, motivasyon, trans (vecd) neticesinde elde ettikleri harika performans gibi...
Hiç şüphesiz bu olağanüstü halleri, “düşünce, manevî güç/moral, bedenî konsantrasyonu” yüksek derecede bir arzu ve istekle kullanarak alışkanlık kazanmalarının sonucudur. İlim, sanat ve teknoloji sahasındaki fevkalade başarılar da bu çerçevede mütalaa edilebilir. Önemli olan, manevî egzersiz, alıştırma, yani ruhî/zihnî/psikolojik antrenmanla dikkat ve enerjiyi belli bir mevzuya, noktaya, merkeze, konuya odaklamaktır. İşte bu formülü, manevîyata, düşünceye, ruhâ/duygulara uygulamaktır.
TAZİYE: Aziz kardeşlerim İsmail, İshak, Mehmed, Nuğman’ın babaları, C. Şeref Ramazanoğlu’nun kayınpederi, Risale-i Nur hizmetlerinin sadık, fedakâr ve hamiyetperver hadimi, Rize eşrafından İbrahim Toprak ağabeyimizin vefatını teessürle öğrendim. Merhuma Cenab-ı Hak’tan rahmet, mağfiret; akraba ve dostlarına sabr-ı cemil ihsan etmesini niyaz ederim.