"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ölümü öldürüp mutlu olmak istemez misiniz?

Ali FERŞADOĞLU
29 Nisan 2016, Cuma
Ölümün nefesi, her an ensemizde. Kimileri, ölümün, ayrılığın yakıcı ateşinden ve sair problemlerin baskısından kurtulmak için kendisine toz pembe bir dünya oluşturma çabasına girer.

Ne yazık ki, sefahet, eğlence, alkol veya uyuşturucunun kollarına atılır. Bu ise, ifâdesi bile nâhoş olan gayr-i ahlâkî durumların ortaya çıkmasına sebep olur. Ancak;

Öldükten sonra dirileceğine inanan bir insan, hayatının her dakikasının hesabını vereceğine inandığından, her türlü kirlilikten kendisini korur ve tertemiz, pırıl pırıl bir hayat sürmeye gayret eder.

Ebedî yaşama arzûsu, insanı kötülüklerden çekip çevirir, iyi bir insan olma şuûru verir.

Sonsuzluk, mutluluk yurdu olan Cenneti kazanmanın yolu, iyi amellerden geçer. Öyle ise, herkes, iyi bir kul, iyi bir aile ferdi, iyi bir dost, iyi bir komşu olmaya ve hayat safhalarında Allah tarafından kendisine bahşedilen rolün hakkını iyi bir şekilde vermeye çalışacaktır.

Cehennemden kurtulmanın çaresi de, günahlara bulaşmamak, güçsüzleri ezmemek, namusları çiğnememek, haksızlık ve zulme girmemektir.

Âhirete îmanın gerek fert, gerek toplum için sayılamayacak kadar çok faydaları vardır. Bunlar herşeyden önce dünyanın barışı, toplumun huzur ve saadeti için vazgeçilmez unsurlardır. 

Tahammül edilemeyecek çelişki, ailevî huzursuzluklar, ruhen kaldırılamayacak ölçüde musîbet veya sıkıntılarla (iflâs veya daha başka hadiseler gibi) karşılaşan insan bunların üstesinden ancak âhirete îmanla gelebilir. Yoksa kendince veya aldığı eğitim ve terbiye gereğince en kestirme yol olarak aklını iptal etmeyi düşünecek, kendini ya alkol veya uyuşturucu batağına atacak, ya da intiharı seçecektir.

Ahirete îman o kalbe girse, en ağır musîbetler de gelse, “Allah dağına göre kış verir. Mevlâ görelim neyler neylerse güzel eyler” deyip âhirette alacağı mükâfatları düşünüp sabır ve tahammülle hadiselerin üstüne çıkmaya çalışır.

Yeniden diriliş inancı, stresi de önler. Stresin en büyük kaynağı korku, korkunun en büyüğü de ölüm korkusudur. Çünkü insan ölüm ile, evvelâ en ziyâde sevdiği ruhunu, bedenini, vefat edecektir. Daha sonra eşini, akrabalarını, malını - mülkünü, servetini, dostlarını, dünyayı terk edecektir. Bu korku, gizliden gizliye ve derinden derine insanın vicdânını kemirir. Onu aklını, hislerini iptal ederek yenmeye çalışırsa da, hiç eksik olmayan hastalıklar, ölümler, onu devamlı hatırlatıp durur. Zevkle seyrettiği bir komedi filminde bile, en az üç-beş defa “ölüm” hakikatiyle karşı karşıya gelir. 

Ahirete îman, insan haklarına saygıyı da getirir. Kalbinde âhirete îman kök salmış bir insan başta kendi yakınları olmak üzere herkese hürmet ve sevgi beslemeye başlar. Hürmet ve sevgi ise, bir çok maddî-mânevî rahatı ve huzûru da beraberinde getirir.

Tekrar dirilmeye îman, sosyal hayatın emniyet ve huzur içinde geçmesini de sağlar. Cemiyet hayatını meydana getiren çocuklar, gençler, ihtiyarlar, fakir ve zayıflar, musîbetzedeler, hasta ve hayatından memnun olmayanlar, ehl-i îman ve takvâ sahibi insanların o îmanla yüzleri güler.

Okunma Sayısı: 2375
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı