"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Önsezi (hiss-i kablelvuku)

Ali FERŞADOĞLU
30 Kasım 2016, Çarşamba
Önsezi, eskimez eski tabiriyle hiss-i kablelvuku, ileride meydana gelecek bir olayı akıl ve muhakeme yürütmeden hissedip sezme kabiliyetidir.

Aslında beş duyumuzun yanında altıncı hissi, önseziyi biliyoruz. Ancak bunların dışında isimlendiremediğimiz daha pek çok lâtifelerimiz, hislerimiz vardır. Bediüzzaman, dış duyular ve iç meşhur duygulardan başka, insanda ve hayvanda “saika” (sevk eden, götüren, sürükleyen altıncı) ve “şaika” (şevkli, istekli, arzulu yedinci his) namıyla, aynen işitme ve görme gibi iki diğer hissi, “önseziyi” ilmen tesbit ederek bulur.1 

Filozof Bergson’un da üzerinde durduğu sezgi, kalbî bir duygudur ve güçlü bir imana sahip olan mütedeyyin, özellikle velîlerde fazla inkişaf eder, kerametkârâne sonuçlarını gösterir. Doğrusu sıradan insanlar içinde dahi “doğru rüya,” evliya gibi, gaybî ve geleceğe ait şeyleri görebilirler.2 

Dış duygularımızı ve iç duyularımızı (his ve lâtifelerimizi) geliştirirsek, bunların toplamından hâsıl olan altıncı, yedinci, sekizinci hisler ortaya çıkar. Bazı insanları, kalp aynaları parlak olup saf ve arı duru duygulara sahiptir. Yaklaşan nesneyi, canlıyı, tıpkı bazı hassas insanların yağmuru nem-rutubet suretinde önceden hissetmeleri gibi, bahsedilen kişi ya arzu veya niyeti telepatik bir dalga boyu şeklinde de hissedilir. 

Belki de, o cisimlerin veya unsurların yaydığı dalgalar, “saika ve şaika” (sevk edici, sürükleyici lâtif dalgalar) radara, alıcılarına çarpar. Şuuruna varmaksızın ondan söz açarlar. Herkes sık sık karşılaştığından tecrübe etmiştir: Birisinden söz ederken, bahsi geçen aynı kişi anîden çıkagelir. Ki, bir atasözünde, “Kurttan söz edince topuzu hazırla, vur; zira kurt geliyor!” denir. Demek önsezi-Rabbanî lâtife denen hakikatleri hisseden ve manevî zevklerin alınmasına yarayan his, duygu, onun geldiğini haber veriyor. Fakat akıl, şuur ihata edemediği, onun dalga boyunu kuşatamadığı için, kasten değil, farkına varmadan bahsedilir. Feraseti güçlü olanlar, bazen keramet gibi geldiğini haber verir.3

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman, Mektubat, s. 333. 

2- Bediüzzaman, age. s. 333. 

3- Bediüzzaman, age. s. 333. 

Okunma Sayısı: 4199
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı