Bir yangını, itfaiye kuralları, metotları ve malzemeleriyle söndürmek mümkündür.
Siz itfaiyede çalışıyorsanız, yangını onun kanunlarıyla değil, kendi kafanıza göre geliştirdiğiniz veya politik metotlarla söndürmeye çalışıyorsanız, zıt bir mesleğe girdiniz demektir.
Risale-i Nur, imansızlık, ibadetsizlik, ahlâksızlık yangınını söndürmenin esaslarını Kur’ân hakikatlerine dayanarak ispat ve izah ediyor; hizmet stratejilerini geliştiriyor.
Mesela, Hadis-i şerifte, “Ahirzamanda deccala karşı siyasetle mukabele edemezsiniz. Ancak iman, Kur’ân nurlarıyla mukabele edilebilir” stratejisi geliştirilir.
Bediüzzaman bunun için, dindarların iktidara gelmeye çalışmasına karşıdır. Kim, kurtuluş siyasetle olacaktır deyip, zamanını, parasını, enerjinini, gücünü, ilminini siyasete yatırırsa, ona zıt muaraza eder, çelişir.
Evet, yol iki görünüyor. Cadde-i kübrâ-yı Kur’âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var. İnşaallah, Risale-i Nur yoluyla Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın daire-i kudsiyesine girenler, daima nura, ihlâsa, imana kuvvet verecekler ve öyle çukurlara sukut etmeyeceklerdir. (Bediüzzaman Said Nursî, Lem’alar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 167.)
-Nur dairesinde olanlar, hakikat mesleğine göre değil, başka sistem ve mesleklere göre hareket ediyorsa,
-Başka prensip ve usullere göre çalışıyorsa,
-Başka düşünceleri benimsemişse, - Nur dairesi içinde görünüyor, bulunuyor olsa da-işte o zıt bir meslektir. Bediüzzaman zıt mesleği şöyle örneklendirir:
Türkleri İslama, imana hizmetinden dolayı kardeşinden, babasından çok seven bir talebesi, Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksülâmel ile o da Kürtçülük damarıyla başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: “Ben şimdi gayet fâsık, hattâ dinsiz de olsa bir Kürdü salih bir Türke tercih ediyorum.” (İbrahim Kaygusuz, Nurun Sadık Kahramanı/Zübeyir Gündüzalp, s. 364.)
26. Mektup’ta, Desise-i Şeytaniyelerde ve muhtelif risalelerde milliyetçilik, ırkçılığın Risale-i Nur’a zıt bir meslek olduğunu teferruatlı olarak anlatır.
-Zıt mesleğe bir diğer çarpıcı misal de siyaset aleminden verir: “Eşref Edip kırk seneden beri iman hizmetinde benim arkadaşım ve Sebilürreşad’da makale yazan ve şimdi vefat eden çok kıymetli kardeşlerimin mümessili ve hakikî İslâmiyet mücahidlerinden bir kardeşimdir. Ve Nurun bir hâmisidir. Ben vefat etsem de, Eşref Edip Nurcular içinde bulunmasıyla büyük bir teselli buluyorum.
“Fakat Nur Risalelerinin ve Nurcuların siyasetle alâkaları yok. Ve Risale-i Nur, rıza-i İlâhîden başka hiçbir şeye âlet edilmediğinden, mümkün olduğu kadar Risale-i Nur’un mensupları, içtimaî ve siyasî cereyanlara karışmak istemiyorlar. Yalnız Sebilürreşad, Doğu gibi mücahidler iman hakikatlerini ehl-i dalâletin tecavüzatından muhafazaya çalıştıkları için, ruh u canımızla onları takdir ve tahsin edip onlarla dostuz ve kardeşiz-fakat siyaset noktasında değil. Çünkü iman dersi için gelenlere tarafgirlik nazarıyla bakılmaz.” (Bediüzzaman Said Nursî, Emirdağ Lâhikâsı, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 281.)