"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur aynı zamanda vehbi ilmin de tezahürüdür

Ali FERŞADOĞLU
24 Ocak 2018, Çarşamba
Risale-i Nur’un, kesbi ilmin yanında, aynı zamanda Vehbi ilimle yazıldığını gösteren yüzlerce delil vardır. Önemlilerinden bir kaç maddesini sıralayalım:

1-On iki, altı, dört, bir saatte, hatta on dakikada yazılan Risale var.”1

2-Öyle şartlarda yazılır ki, gülle atışları altında katibi Habip’e “Defteri çıkar” diyerek, at üstünde yazdırmış.”2-Bediüzzaman Emirdağ Lâhikası, II, 218.

3-Onlarca sene sonra keşfedilebilecek öyle sırlardan, sosyal ve teknolojik keşiflerden haber verir ki, beşer bunları düşünemez.

4-Kendi yazdığı eserlerden bazılarını 100, 300, 400 defa okuması ve istifade ettiğini söylemesi…

5-Bediüzzaman’ın bir ekrana bakar gibi hızlı hızlı söylemesi ve katiplerin yazması. Ki, “Bu makamda perde indi, yazmaya izin verilmedi. Başka zamana tehir edildi.”3 ifadelerinden de anlaşılıyor.

Evet, Risale-i Nur’da sıkça geçen şu tabirler de aynı zamanda ilhamın eseri olduğunu gösterir:

“İmanî hakikatlerini yazmaya şiddetli bir ihtar-ı gaybî hissettim.”4

 “Şimdi beyanına iznim olmayan üç sebep için mecbur oldum…”5

 “İkinci sebep: Yazmaya izin olmadığından yazılmadı…”6

“En sıkıntılı bir hâlette bu Onuncu Mesele yazdırıldı.”7

● Usandıracak diye çekiniyordum. Fakat bana yazdırıldı diyebilirim. Her neyse, sadede dönüyorum.”8

● Müdafaa olup onları susturacak diye bize yazdırıldı zannediyorum.”8

● Demek ihtiyaç var ki öyle yazdırıldı.”9

● Daha var; fakat şimdi bu kadar yazdırıldı.”10

● Başlarken, ihtiyarım haricinde olarak uzun yazdırıldı. Hikmetini de anlamadık, belki bir hikmeti vardır.”11

● İhtiyaca ve hâl-i âleme göre yazdırıldığına bence asla şüphe kalmamıştır.”12

● Bu müdafaa onları susturacak diye bize yazdırıldı zannediyorum.”13

● Kur’ân-ı Kerîmin feyzinden kalbime doğan füyuzâtı yanımdaki kimselere yazdırarak birtakım risaleler vücuda geldi. Bu risalelerin heyet-i mecmuasına “Risale-i Nur” ismini verdim.” (Bediüzzaman Said Nursî, Şualar, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 426.)

Dipnotlar: 1-Bediüzzaman Said Nursî, Kastamonu Lahikası, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 149. 2-Bediüzzaman Emirdağ Lâhikası, II, 218. 3-Bediüzzaman, Şualar, s. 245. ifadelerinden de anlaşılıyor. 4-Bediüzzaman, Şualar, s. 536. 5-Bediüzzaman, Mektubat, s. 371. 6-Bediüzzaman, Sikke-i Tasdik-i Gaybi, s. 167 7-Bediüzzaman, Sözler, s. 425. 8-Bediüzzaman, Lem’alar, s. 242. 8-Bediüzzaman, Şualar s. 275.10-Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, s. 180. 11-Bediüzzaman, Kastamonu Lahikası, s. 54. 12-Bediüzzaman, Barla Lahikası, s. 26. 13-Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, s. 376.

Okunma Sayısı: 2582
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali R. Yardimoglu

    24.1.2018 14:12:55

    ..yazinizin ustundeki resmi, cok zamanlar goruyordum, bazi yazarlarin koselerinde....... bugun yine gorerek, bu sefer sakladim, cunku: SANKI ALTIN BLOKLARI gibi, mucevher pariltili, rengin 1 cazibedar sanati, tasviri mumkun degil, 1sahane tablolulu resim.....

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı