Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik en sonunda resmen itiraf etti: “Risale-i Nurları devletleştirdik!”
Sekiz ayı aşkındır süren bandrol yasağını ise bilmeyen yok. Yani, sekiz aydır Risale-i Nur’ları hiç kimse basamıyor, dağıtamıyor.
Ve bu yüzden, bir çokların da tesbit ve ifadesiyle, “maden yangını, sel, su baskını, kuraklık, savaş, büyük trafik kazaları” (sınırda adı konmamış, sansüre uğramış düşük yoğunluklu savaş) gibi belâ vemusîbetler sel gibi üzerimize geliyor.
Son sekiz aydır, senelerce meydana gelmeyen musîbetlerle karşılaştık.
İyi de, AKP; yönetici, çekirdek kadro dindardır ve dindarların çoğunluğunun da oylarıyla iktidarda olduğu halde Risale-i Nur’ların basımını neden yasakladı, neden devletleştirdi? Bu dehşetli icraatın sebebinin cevabı Bediüzzaman’da:
“Hükûmet beni tam himaye ve bana yardım etmek, milletin maslahatına ve vatanın menfaatine çok lüzumu varken beni sıkması îma eder ki, kırk seneden beri benimle mücadele eden gizli zındıka komitesiyle şimdi onlara iltihak eden komünist komitesinden bir kısmı, ehemmiyetli birer resmî makam elde ederek karşıma çıkıyorlar. Hükûmet ise, ya bilmiyor veya müsaade ediyor diye çok emâreler bana endişe veriyor.1
Demek ki, AKP’yi, Üstad’ın bahsettiği küresel, beynelmilel güçler destekledi, iktidarda tutuyor.
Ve o güçler iktidarı öylesine besledi, tama yüzünden öylesine avladı ki, iktidar uğruna, menfaat uğruna bu dehşetli icraata imza atma gaflet ve ihanetini gösterdi!
Dindarı dindara kırdırma politikası…
Ey dindarlar, dikkat ediniz! Zındıka komiteleri bu icraatları ona yaptırdıktan sonra dönüp o aleti de kıracak!
Bizden söylemesi…
Dipnot: 1- Bediüzzaman Said Nursî, Şuâlar.