"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ruh-beden ilişkisi ve sağlık

Ali FERŞADOĞLU
17 Ocak 2019, Perşembe
Ruh-beden, madde-mana arasında muhteşem bağlantıların varlığını ilmen bilip tarif edemezsek de; aklen ve tecrübeten anlıyor ve biliyoruz.

Bir şey daha biliyoruz: Birliktelik olmakla birlikte ruh, mana asıl; beden, madde ona tabidir. Yani, gören, işiten, hisseden, sevinen, üzülen ruhumuzdur. Her ne kadar ruh ve beden beraberliği varsa da, bedenimizi, ruhumuz/duygularımız (akıl, kalp, vicdan vs.) çalıştırır. Önce bakmak, ayağa kalkmak isteriz, ardından başımızı ve gözlerimizi çevirir, ayaklarımızı harekete geçiririz. Bakmak ve kalkmak manevîdir ve demek ki, bedenimizi yönlendiren ruhumuzdur. Gören, işiten, tadan, hisseden ruhumuzdur, ama bunu gözümüz, kulağımız, derimizle yapar. Nörolojik, psiko-biyo-fizyolojik sahalarda yapılan çalışmalar; “ruh-beden ilişkisi ve inancın tedavideki rolünü” tıbbın vazgeçilmez konuları arasına sokmuştur. Olumlu düşünceler, ruh ve beden sağlığına hizmet ederken; olumsuz düşünceler ve duygular; hem duygularımızı, hem de bedenimizi yaralamaktadır. 

 Evhamlı, vesveselilerin hastalıklara daha kolay yakalandıklarını; güçlü irade ve tevekküllülerin ise daha dayanıklı, daha dirençli oldukları ortaya konmuştur. Yani, tecrübeler; imanlı, inançlı ve huzurlu olanların hastalıklara daha dirençli ve tedaviye daha yatkın; inançsız, inancı zayıf veya stresli kişilerin ise, daha çabuk hastalandıkları ve tedaviye daha geç cevap verdiklerini de göstermiştir. Bunun sebebini tıp şöyle izah eder:

İnsanın bağışıklık (immün) sisteminin güçlenmesinde kimyevî ve maddî ilâçların yanında manevî telkinler, hastalığa bakış açısı ve hayat görüşü de önemli bir yer tutar. Bir insanın manevî telkin ve tevekküle yakınlığı ölçüsünde, insanın bağışıklık sistemi güçlenmekte ve hastalıklara dayanıklılığı da artmaktadır. 

Düşüncelerimizin, ruhî ve kalbî hayatımızın ve duygularımızın sağlıklı olması bedenimizin sıhhat ve afiyeti üzerinde olumlu tesir yaptığı bilinen bir gerçek. 

Nitekim, kendimiz de bunu müşahade ederiz: Zihnen, ruhen ve kalben iyi durumda olduğumuzda, bedene olumlu sinyaller gönderilir. Böylece grip ve soğuk algınlığına karşı daha sağlam dururuz. Tersi bir durum söz konusu olduğunda hastalığa daha yatkın hale geliriz. Aile içinde veya işyerindeki bazı olumsuzluklar ne kadar artarsa, tansiyonumuz da ve yatağa düşme ihtimalimiz de o nispette artar. Depresyona girdiğimizde veya ruhen bitkin ve yorgun olduğumuzda hastalık da mukadder olur.

Araştırmalar, inancın, moral gücünün, güçlü imanın maddî hastalıklarımızı dahi tedavi ettiğini göstermiştir. Artık ruh ve beden münasebetlerinden meydana gelen hastalıklarda, psikolojik faktörlere daha çok pay biçilecek ve iman olgusu biraz daha ön plana çıkacak anlamı taşıyor. Modern tıbbın ulaşmaya çalıştığı nihaî noktayı, semavî dinler, özellikle Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye halletmiş ve en son hedefi çizmişlerdir. 

Okunma Sayısı: 1868
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı