Olumlu ve olumsuz diye iki ana başlığa ayırabileceğimiz savunma mekanizmalarının pek çok çeşitleri vardır. Bunlardan önemlilerini ele alacağız.
Ancak burada şu kadarını söyleyelim: Olumlu, sağlıklı, etkili savunma mekanizmaları geliştirirken mutlaka Vahye, İlâhî kaynağa müracaat etmemiz gerekmektedir. Çünkü insan; elle tutulur, gözle görülür maddî cephesini tam olarak tanımıyor; tanısa da, ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Nerede kaldı ki, hassas olun rûh ve duygularını tanısın; şuûruna varamadığı sayısız iç ve hesaplayamadığı dış âlemden gelebilecek strese karşı ölçülü bir mekanizma geliştirebilsin!
Basit bir mantık yürütme bizi bu gerçekle yüz yüze bırakır:
Evvelâ insanın bakışı, ilmi, ihatası kısa ve dardır; herşeyi kuşatamaz; geleceğe nüfûz edemez. 1 Gayet âciz, zayıf, unutkan, esnek, değişken ve çepeçevre zaaflarla çevrilmiş bir varlıktır. Bu özellikleri nazara alındığında sıkıntı ve problemlerin doğurduğu strese karşı sağlıklı bir savunma mekanizması geliştiremeyeceği açıktır. Her fabrika, makine, cihaz, âletin bir yapılış sebebi, amacı vardır. Onlar niçin yapılmış, hangi program yüklenmiş, nasıl dizayn edilmişse ona göre çalışırlar.
Maddî mânevî yapısı, kâinatın bütün unsurlarıyla alâkalı İlâhî muazzam bir fabrika, antika bir makine ve hassas bir yaradılışı olan insanın yaradılışına en uygun savunma mekanizmalarını O belirleyeciktir.
Teknik geliştikçe daha da girift meselelerle karşılaştığına göre; mânevî cephesini elbette bütün buutlarıyla bilemez.
Öyle ise, yaratılanı en iyi tanıyan Yaratan olduğuna göre, en emin yol ve kestirme yol; O’nun ortaya koyduğu hükümlere uymaktır.