2000’li yıllarda yüzü-gözü düzgün tanıdık bir ilâhiyatçı vardı.
Şimdi baktım “hem kel hem fodul; sosyal medyaya çıkmış, “ehl-i dünyanın hafiye ve propagandacıları” gibi ahkâm kesiyor: “Kur’an’da mezhep yok! Peygamberimiz (asm) zamanında da mezhep yoktu. Kimse dinini yaşamak için bir mezhebe girmek zorunda değil!”
Söyledikleri doğru, kullandığı yer mâna ve bağlam haza yanlış! “Peki, bu söylediklerinin Kur’an’da yeri var mı ve Peygamber Efendimiz (asm) zamanında iddia ediliyor muydu!?”
Ve senin bu mantığına-daha doğrusu mantıksızlığına göre-hiç kimse doktora gitmek zorunda değil! Tıbbı biliyorsa da bir iki mevzuda uzman olabilir, diğer dallarda bile doktor doktora gitmek zorunda! Ama, bana söyler misin siz İlahiyatçı olarak Kur’an’ı ve hadis-i şerifleri önünüze koyduğunuzda namaz, oruç, zekat, hac gibi ibadetlerin; ölçü, zaman ve şartlarını anlayabilir, çıkarabilir misiniz?
İman, ibadet, ahlak ile ilgili ölçüleri kimden öğreneceğiz? Kur’ân’da mealen, “Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.”1 diye ferman edilir. İlim sahipleri kimlerdir? “Verrasihune fil ilmi/İlimde derinlik sahibi…”2, Nisâ Suresi, 59., 83, 125.’ci âyetlerine göre de uzman, otorite olan “müçtehid ve müceddidlerdir.” “Muhakkak ki Allah, bu ümmete her yüz sene başında dinini yenileyen bir müceddid gönderir.”3 hadisi de onlara yönlendirir.
Bediüzzaman bu âyetler ve hadisten şu çıkarımları da yapar: “Her asırda dine ve imana tam hizmet eden müceddidler geldikleri gibi, bu acip ve komitecilik ve şahs-ı mânevî-i dalâletin tecavüzü zamanında bir şahs-ı mânevî müceddid olmak lâzım gelir.”4 Bu zamanın müçtehid ve müceddidi kimdir?
Risale-i Nur, bu zamanın bir mehdîsi ve müceddididir.”5 Risale-i Nur sadece iman dersi değil, içtimai ders de verir.6 “Elhâsıl, şu kitap, tarafımdan cevap, onların cânibinden suâl etmek vazifesiyle mükelleftir. Hem de siyâset tabiblerine, teşhis-i illete (siyaset doktorlarına hastalığı teşhise) dâir hizmet ile muvazzaftır (vazifelidir).”7
Hakiki dindar, özellikle Nur talebesinin vazifesi, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyenin tefsirini okumak, anlamak, yaşamak ve tebliğ etmekten ibarettir.
Dipnotlar:
1-Nahl Suresi, 43.;
2-Al-i İmran Suresi, 7.;
3-Ebû Dâvûd, Melâhim, 1.;
4-Emirdağ Lâhikası, s. 377.;
5-Barla Lahikası, Enst./inter., s. 103.;
6-Hizmet Rehberi, s. 54.;
7-Münâzarât, s. 20.;