Bediüzzaman’ın, İşaratü’l İ’caz isimli eserinde Fatiha Sûresi’nde geçen “sırat-ı müstakîm” terimini tarif ederken ortaya koyduğu ölçüler, psikoloji ve ruh (psikoloji, biyo-fizyolojik tepkileri inceler; nefs ve mânevî alana girmez) sağlığı açısından da temel kriterleri ihtiva etmektedir. Savunma mekanizmaları içinde kuvve-i gadabiye (öfke/savunma gücü) istikametli, doğru kullanılması vasat mertebesi olarak ortaya konmaktadır.
Fatiha Sûresinin tefsirinde yer alan bu hüküm, aslında insan hayatına ve ruhuna onu Yaratan tarafından getirilen ölçüleri ifâde eder. Şâyet savunma mekanizmaları, istikametli yolda, yani sırat-ı müstakim üzerinde işletildiğinde pek çok problemin üstesinden gelmek, en zor durumlarla bile başa çıkabilmek mümkün.
“Sırât-ı mustakîm”, düşünce ve inançta, “imâm esaslarını”, fiil ve uygulamada, “İslâm şartlarını”, duygu bazında “ulvî duygu”ları ihtivâ eder. Bundandır ki, en büyük, en emin, en kestirme, en kısa, en mükemmel savunma mekanizmaları “imân, ibâdet, duâ ve ihlâs” gibi şartlar ve ulvî hasletlerdir. O yüzden her an zikir, tefekkür eder, ve her gün en az kırk kez bizi o yoldan ayırmaması için âlemlerin Rabbi’ne yalvarıyoruz. Çünkü, ruhun istikameti özündedir, mâneviyata dönüştedir. Onun yolu da “sırât-ı mustakîm”dir.
Düşünce ve duygulardan gelen stres, dıştan gelen tepkiler karşısında çeşitli savunma mekanizmaları geliştiririz. Bunlar insiyakî, fıtrî, tabî, gayr-i şuûrî ve genellikle de olumsuzdur. Bediüzzaman; insanın iç dünyasını ve dış âlemi ve aralarındaki alışverişi tahlil eder. Sonsuz kapasitede verilen gadap/savunma mekanizmasının “İfrat, tefritten” denen aşırılıklar ve “vasat” ismi verilen “orta” mertebelerini belirleyerek “sırat-ı mustakîm” üzre, yâni, “orta” ve olumlu savunma mekanizmaları geliştirmenin yollarını gösterir.
Bu savunma mekanizmalarından önemlileri; Yalıtım, yadsıma, emosyonel tepki, yer değiştirme, yardımı reddeden yakınma, özgecilik, karşıt tepki kurma, değersizleştirme, idealizasyon gibi kavramlardır.