Saltanat ve siyaset aldatıcıdır. İnsanların hem zamanlarını, hem ahlâklarını yer bitirir.
Daha düne kadar kol kola gezen, iktidara yürüyen kardeşler biribirini yiyor!
“Menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.”
Hele hele, “siyasal İslâmcılara” bakar mısınız? Devleti ve toplumu dönüştüreceklerdi. Ne yazık ki, onlar dönüştü!
Siyasetin labirentlerinde kayboldular.
Giyimde, kuşamda, yeme-içme, beşeri münasebetlerde helâl-haram hassasiyetleri gitti.
Sıradan insanlar, sosyeteler ile birlikte yarış etmeye kalktılar.
Güya “yobaz değil” modern olduklarını onlara ispat etmek için her türlü şaklabanlığı yaptılar.
Ehl-i dünyanın önünde taklalar attılar, atmaya devam ediyorlar.
Duâ ile put açılışları yapacak kadar dönüştüler.
Faize, “tüketici kredisi” adını taktılar; hiç ihtiyaçları olmadığı halde faizli krediler çektiler, boğazlarına kadar faize gömüldüler.
Dâvâ şuurunu kaybettiler…
Müstebit rejimin, Kemalizmin, kahredici sistemin müdafii kesildiler.
“Muhakkak ki, Allah, size emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder.” (Nisâ Sûresi, 58.)
Dikkat edilirse “emanetleri dindarlara veriniz, Müslümanlar için âdalet ediniz!” demiyor; ehline ve insanlara diyor!
Dindarlar işin ehli olmadıkça ve “insanlara âdaletle muamele” etmedikçe, iktidarda olsalar bile, meydan zaten başkasındadır…
Davul dindar siyasetçilerin sırtında, tokmak “deccal, süfyan, Kemalizm, ifsat, dinsizlik, ahlâksızlık, zındıka komitelerinin” elinde…
İktidar; işleri, emanetleri (makam, mevki, müdürlük, kredi, ihale vs.) ehline, uzmanına, lâyık olanlara değil; ehl-i beytine (aile fertlerine, akrabalarına, dostlarına, partidaşlarına) peşkeş çektiler, çekiyorlar…
Ne yazık ki, emanete ihanet edecek bir dönüşüm yaşadılar, yaşıyorlar.
Allah kurtarsın!