AKP’li insaflı saflar, art niyetsizler, bir beklentisi olmayan dürüst kesim “AKP’nin başındakiler dindar, hanımları başörtülü, öyle ise, ülkeye biz hakimiz!” anlayış-ı fasideyi terk ile intibaha gelmeye başladı...
İktidara, ülkeye hâkim olmak! Laf ile ne peynir, ne ülke gemisinin yürütülemeyeceğini yavaş yavaş anlamaya başladılar.
Tabii ki, en bâtıl, en yanlış, en fasit düşünceler bile az da olsa etba bulursa, AKP zihniyetinin de tamaman biteceğini söylemek saflık olur.
Ancak, “siyasi bir hareket” olarak inişe ve bitişe doğru geçtiğini söyleyebiliriz. Bunu nereden mi çıkarıyoruz?
2000’lerden sonra birden, konjonktürel olarak ortaya çıktığına göre; şartlar ve iktidar bitince de bitmesi gerekir. Zira, köksüz ve toplamadır. Siyasi partiler tarihi bize gösteriyor ki, köksüz ve toplama partilerın sonu budur.
İşte AKP’nin durumu: Siyasetçilerin, liderlerinin çıraklık dönemini atlatıp, tecrübe ve ustalık dönemlerine, tecrübelerine, iktidarda olmalarına, devlet bütçesinden trilyonlarca lira almalarına rağmen kaybettiler. Çözülme ve iniş başlamıştır.
En güçsüz, en fakir, en tecrübesiz, çırak oldukları bir dönemde iktidar olmaları; en zengin, en güçlü, en tecrübeli ve en ustalıklı dönemlerinde kaybetmeleri makusen mütenasiptir. Yani, ters orantılıdır. Demek ki, AKP, hiçbir zaman kendi gücüyle hareket etmemiştir, etmiyor!
Onları acemisi oldukları “canavar siyaset meydanına çeken”, süfyanizmdir, Kemalizm’dir.
Dindarları perişan etmiştir. Dindarları, dinlerinden, hassasiyetlerinden, kırmızı çizgilerinden uzaklaştırmıştır.