"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasîleri eleştirmek gıybet midir? - 2

Ali FERŞADOĞLU
19 Kasım 2015, Perşembe
Gıybet, kişinin şahsını, cemaatin şahsiyetini yapılan çirkin ve merdut bir haslettir.

Fikirleri, düşünceleri, yanlış uygulamaları eleştirmek gıybet değildir. Bunun adı, "emr-i bil-ma'ruf nehy-i an-il-münker"dir. Yani, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’ye uygun düşeni anlatmak, tebliğ etmek; uygun düşmeyeni, Allah ve Rasulünün (asm) razı olmadığı şeyi men etmeye Kur’ân literatüründe "emr-i bil-ma'ruf nehy-i an-il-münker" denir.  Yani, iyi, doğru, güzeli emretmek, anlatmak, yaymak; çirkin, kötü, yanlıştan nehyedip uzaklaştırmak bir vecibedir. Kur’ân’da (mealen) Hz. Lokman’ın şahsında, "Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musîbetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir."1 buyurularak "emr-i bil-ma'ruf nehy-i an-il-münker"in farz olduğu dersi verilir. Kur’ân ahlâkını hem lisanı, hem lisan-ı hal ile tebliğ eden Resul-i Ekrem Efendimiz (asm), "Sizden kim bir münker görürse onu eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse lisanıyla düzeltsin. Buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir."2 demektedir.

Sahanın uzmanları, “el”, yani, güç ile idâreciler, yetkililer ve el ile düzeltilebilecekler; “dil” ile de âlimler, bilenler; “kalp” ile ise, mesele hakkında bilgisi olmayanların da kastedildiğini açıklar. İstisnasız bütün mü’minler, "emr-i bil-ma'ruf nehy-i an-il-münker" emrine muhatap ve ifa etmekle mükelleftir.   

Ancak, şahısların yanlış fikirleri, düşünceleri, haslet, duygu ve davranışlarının şu durumlarda nazara verilmesi bile gıybet olmaz; o durumda gıybet, mahsus birkaç maddede caiz olabilir:

Birisi: Şekvâ suretinde bir vazifedar adama der, tâ yardım edip o münkeri, o kabahati ondan izale etsin ve hakkını ondan alsın.

Birisi de: Bir adam onunla teşrik-i mesai etmek ister, seninle meşveret eder. Sen de, sırf maslahat için, garazsız olarak, meşveretin hakkını edâ etmek için desen: "Onunla teşrik-i mesai etme. Çünkü zarar göreceksin.

Birisi de: Maksadı tahkir ve teşhir değil, belki maksadı tarif ve tanıttırmak için dese: "O topal ve serseri adam filân yere gitti."

 Birisi de: O gıybet edilen adam fâsık-ı mütecahirdir. Yani fenalıktan sıkılmıyor, belki işlediği seyyiatla iftihar ediyor, zulmüyle telezzüz ediyor, sıkılmayarak âşikâre bir surette işliyor. (İnsanları şerri, kötülüğü, ahlâksızlığı apaçık işleyip, hayasızca savunanlardan sakındırmak için…)  

 İşte bu mahsus maddelerde, garazsız ve sırf hak ve maslahat için gıybet caiz olabilir. Yoksa, gıybet, nasıl ateş odunu yer, bitirir; gıybet dahi a’mâl-i salihayı yer, bitirir.

Eğer gıybet etti veyahut isteyerek dinledi; o vakit, “Allahummeğfirlena menibteğnahu/Allahım, bizi ve gıybetini ettiğimiz zâtı mağfiret et.” demeli, sonra gıybet edilen adama ne vakit rast gelse, "Beni helâl et" demeli.3

Dipnotlar:

1- Lokmân Sûresi, 17.

2- Kütüb-i Sitte, Hadis Ansiklopedisi, Hadis No: 89.

3- Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 267-268.

Okunma Sayısı: 2728
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı