"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şizofren, nevroz gibi hastalıklar ümitsizlik ve vesvesenin ilerlemiş halleridir

Ali FERŞADOĞLU
30 Kasım 2018, Cuma
Psikiyatri ve psikoloji, ittifakla şu kararı vermiş: “Ölümcül hastalık değil, yeis, ümitsizlik öldürür!”

Prof. Dr. Hayati Hökelekli, editörlüğünü yaptığı Gençlik, Din ve Değerler Psikolojisi isimli kitapta, tıp/psikiyatri ve özellikle psikolojinin ve tanınmış birçok psikoloğun, umutsuzluğu bir hastalık, hatta bir çok hastalığın sebebi olarak tanımladıklarına dikkat çeker.

Sören Kiergekaard, ümitsizliği, “Kişinin kendisi ve gelecekle ilgili olumsuz beklentileri, depresyon (melankoli) hastalığının bir semptomudur.” 1 şeklinde tarif eder.

Keza, umutsuzluk, “gerçek özü yitirmiş olmak, ölüm hastalığına tutulmuş olmaktır” der. Ona göre kişi bir şeyini (malını, sevdiğini, işini, sağlığını, vs.) yitirmiş olması gerçek umutsuzluk değil, bir başlangıçtır. Gerçek umutsuzluk, kişinin benliğini kaybetmesidir.

Ümitsizlik ölüm hastalığına tutulmaktır. Ölümün geçiş olduğunu kabul eden için ölüm, hayattan daha fazla gaye taşır. 

Onun için ölüm veya ölüme götüren bir hastalık bile “ölümcül hastalık” değildir. Umutsuzluk, geride hiçbir şey bırakmadan kişiyi ölüme götüren bir hastalıktır. Umutsuzluk günahtır ve umutsuzluktan ancak gerçek bir inanç sahibi olmakla kurtulunur. 2

Ve umutsuzluk, ruhî bir hastalık olmasa da, potansiyel olarak hastalık yapıcı bir vasfa sahiptir. Kişileri depresyon, nevroz, sadizm, mazoşizm, yıkıcılık, şizofren gibi bir takım ruhî bozukluklara kadar götürür. Sigara, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı, hatta intiharlarla sonuçlanabilmektedir. 3

Sayılan bu psikolojik tabirlerin tıp kitaplarından anlamlarına göz attığımızda ümitsizliğin gerçekten maddî yapıyı da tahrip eden dehşetli bir hastalık olduğunu görürüz:

Depresyon: Çökmüş ruh hali ile ilgi ve zevk almada belirgin azalmadır. Depresyondaki kişi duygusal açıdan mutsuz, karamsar ve ümitsizdir.

Navroz: Bencil etkilerle yasaklayıcı şuurumuz arasındaki zıtlaşmanın meydana getirdiği bilinçaltı çatışmaların çözümlenememesi sonucu ortaya çıkan psikolojik bir rahatsızlıktır.

Sadizm: E. Fromm’a göre sadizm, modern insanın varoluşunun temel çelişkilerinden kaçmak için başvurduğu nevrotik mekanizmalardan biridir.

Görünüşte güçlü ve bağımsızmış gibi davranan sadistin aslında zayıf ve çaresiz olduğunu belirten Fromm, onun başkaları üzerinde egemenlik kuramadığı zamanlarda toplumdan yalıtılmış ve yalnız durumda olduğunu ifade eder. Sadistik madalyonun öbür yüzü mazoşizmdir.

Dipnotlar:

1- Sören Kiergekaard, Ölümcül Hastalık Umutsuzluk (çev. M. Mukadder Yakupoğlu), İstanbul 1997, s. 30. 2- Kiergekaard, age, s. 30, 93. 3- Prof. Dr. Hayati Hökelekli, Gençlik, Din ve Değerler Psikolojisi, s. 223.

Okunma Sayısı: 4330
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı