"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sosyal medyada ölçü ne olsun?

Ali FERŞADOĞLU
07 Kasım 2019, Perşembe
Sosyal medya grupları nasıl olmalı? Biz bunlara nasıl katkıda bulunuyoruz; olumlu mu, olumsuz mu? Onlardan neler bekliyoruz?

Sosyal medya gruplarına da Risale-i Nur’un ortaya koyduğu şu Kur’anî ve Nebevi ölçü, prensip ve stratejiler çerçevesinde yaklaşmak gerekir? 

Şöyle ki: İnsan hatâdan hâli olmaz. Sosyal medya grupları nasıl olsun ki!

İnsanlar için geçerli olan hususlar, “insanlardan mürekkep bir grup” için de söz konusu değil midir?

Bediüzzaman; Kur’ân ve Sünnet’e dayanarak gerçekten fıtrata uygun âdil prensipler, ölçüler vaz’ eder, sosyal stratejiler geliştirir, yaklaşım biçimleri formülleri verir.

İlim, fikir ehli, idareci, siyasetçiler, gruplar dahil; herkesi mihenge vurmamız gereken ölçü, prensip, sosyal formül ve stratejilerden birkaçı şöyledir:

● “Birşey bütün elde edilmezse, bütün bütün elden kaçırılmaz” 1 kaidesince dört dörtlük olmazsa da kısmen uygulamaya çalışmalıyız. Eksikler, yanlışlar var diye, tamamını kaybetmemeliyiz.

●  “Hasenâtı seyyiatına, sevâbı hatâsına tereccüh edenlerler, mağfiret ve affa müstehaktırlar.” 2

●  Zerrâtı günahkârlardan mürekkep bir hükûmet (fertleri hatalılardan mürekkep bir grubun) tamamıyla mâsum olamaz. Demek, nokta-i nazar, hükûmetin (veya grubun) hasenâtı (iyi yönleri, sevapları, doğruları), seyyiâtına tereccuhudur (kötü, günah, yanlış taraflarına üstün gelmesidir). Yoksa, seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir. (Yoksa hatasız grup imkansızdır!) 3

● “Meslekler, mezhebler ne kadar bâtıl da olsalar, içinde ukde-i hayatiyesi/hayat düğümü, dayandığı gerçek hükmünde bir hak, bir hakîkat bulunur. Eğer eserlerine ve neticelerine hükmeden hak ve hakîkat ise olumlu; olumsuz yönleri olumlu cihetlerine mağlûp ise, o meslek haktır. Eğer içindeki hak ve hakîkat, neticelere hükmedemiyor ve menfì ciheti müsbet cihetine galebe ediyorsa, o meslek bâtıldır. Onun ehli, ehl-i bid’a ve dalâlet olur.

● “Cenâb-ı Hak, haşirde adalet-i mutlaka ile mizan-ı ekberinde a’mâl-i mükellefîni tarttığı zaman, hasenâtı seyyiâta galibiyeti-mağlûbiyeti noktasında hükmeyler. 

Hem seyyiâtın esbabı çok ve vücutları kolay olduğundan, bazan birtek hasene ile çok seyyiâtını örter.

“Demek, bu dünyada o adâlet-i İlâhiye noktasında muâmele gerektir. Eğer bir adamın iyilikleri fenalıklarına kemiyeten/sayı veya keyfiyeten ziyade gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Belki, kıymettar birtek hasene ile, çok seyyiâtına nazar-ı afla bakmak lâzımdır.” 4

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat,  s. 333.  2- Bediüzzaman, Münâzarât, s. 13. 3- Bediüzzaman, Münâzarât, s. 51. 4- Bediüzzaman, Mektûbât, s. 354.

Okunma Sayısı: 1497
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı