"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Süfyanist hareket ve müstebit rejim kimi, nasıl kullanıyor!

Ali FERŞADOĞLU
25 Kasım 2014, Salı
Çok enteresandır: Süfyanist hareket, ilk dönemde dindarları, hocaları kullandı.

Hilafetin kaldırılmasından, ilke ve inkılapların uygulanmasına kadar ne kadar icraat varsa, dindarlara yaptırdı.
Zira, kendisi yapsaydı, başarılı olamazdı.
Süfyan, son dönemi ve dördüncü devresinde de dindarları kullanıyor; ilk dönemde kullandığı hocaların torunlarını!
Risale-i Nurları dindarlar eliyle neşrini durdurdu, devletleştirdi.
Bediüzzaman, onları şöyle teşhis eder:
“Herbir zamanın insî bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan suretinde şeytanın vekili olan ruh-u gaddar, fitnekârane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas, altı hutuvatıyla âlem-i İslâmı ifsad için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri, fiilî propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor.”1 diyerek bu tehlikeli noktaların psiko-sosyal boyutlarına dikkat çeker. Kimleri nasıl kandırır, aldatır, kendine çekip âlet eder?

  • Kiminin hırs-ı intikamını,
  • Kiminin hırs-ı câhını,
  • Kiminin tamahını,
  • Kiminin humkunu,
  • Kiminin dinsizliğini, hattâ en garibi,
  • Kiminin de taassubunu işletip siyasetine vasıta ediyor.

Ne yazık ki, dindarlar hiç anlayamadı veya anlamak istemedi. Birçok âlim Deccal ve Süfyanı keşfedemeyip, onlara duâcı ve destekçi olmuş. Bediüzzaman ise “Ben bir manevî âlemde İslâm Deccalını gördüm”2 demiş, onlarla ilgili hadis-i şerifleri izah ederek, yapacakları icraatlara dikkat çekmiştir. Ve “O zamana yetiştiğinizde, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak mânevî kılınç hükmünde i’caz-ı Kur’ân’ın (Kur’ân’ın mu’cizeleri) nurlarıyla mukabele edilebilir.”3 hadisini rehber alarak tavrını belirlemiştir. Acaba bugün de hâlen mühim ulema, deccalı tanıyor mu? Yoksa sistemine, rejimine şuursuzca payanda mı oluyor?

Dipnotlar:
1-Bediüzzaman Said Nursi, Eski Said Dönemi Eserleri, Hutuvat-ı Sitte, s. 449.
2-Bediüzzaman, Şuâlar, s. 458–459, Siracu’n-Nur, s. 247.
3-Bediüzzaman, Tarihçe-i Hayat, Yeni Asya Neş., s. 131.

Okunma Sayısı: 7336
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Turgay Namdar

    25.11.2014 16:48:20

    Belki bazı arkadaşlar inna ataynanın sırları zaten şerh ediliyor diyebilir. Benim kastım 3. rükün. Bu kafa ve akım iyice bi teşhis ve tahlil yapılmalı. Bu güne yansımaları ortaya konulmalı. Çünkü bu mesele uhrevi bir meseledir. Neden mahiyetinin bilinmesi hadisesi bu kadar önemli. Çünkü yanlış adım atan yanıyor da ondan. Ahirzaman neden bu kadar korkunç ki? Bu konuda -bunlar da bizim kardeşlerimiz- safdilliğine düşmeyelim. Üstadımız 3. rükne nasıl baktıysa biz de öyle bakarız. Başkalarının yaklaşımı bizi bağlamaz.

  • Turgay Namdar

    25.11.2014 16:33:18

    Bence kafa karışıklığının giderilmesi için inna ataynanın sırları şerh ve izah edilmelidir. Çünkü o adamın ve de taraftarlarının mahiyetinin bilinmesi gerekiyor. (Çünkü bütün mekteplerde ve dairelerde ve halkta, o ölmüş dehşetli adamın muhabbeti telkin ediliyor. Bu hal ise, âlem-i İslâma ve istikbale pek elîm ve acı bir tesiri olacaktı. Şimdi ihtiyarımızın haricinde, onun mahiyeti ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların ellerine katî hüccetler gösteren ve ispat eden Risale-i Nur geçmesi, kemâl-i merak ve dikkatle okunması öyle bir hadisedir ki, bizler gibi binler adam hapse girse, hattâ idam olsalar, din-i İslâm cihetiyle yine ucuzdur.)

  • ekrem öztürk

    25.11.2014 16:09:25

    dinde hassas, muhakeme-i akliyede noksan..

  • NECMİ TORUN

    25.11.2014 16:09:12

    Risale-i Nurlara ve Üstada sami mi teslimiyet ve sadakat bütün aldanmaları ve de alet olmaları önler ve bitirir biiznillah.

  • Turgay Namdar

    25.11.2014 16:05:17

    Acaba üstadımız iman noktasında kardeşimiz hatta mücahit dediği milletçiler miydi? Yoksa bir makalesini(lozanın iç yüzü) Emirdağ lahikasına aldığı ve diğerinin harika roportajını yine lahikalara aldığı Osman Yükseller vs. ler miydi. Üstad asla bidalara taraf olanlara kardeşimiz dememiştir. Hatta Allah Rahmet etsin bile dememiştir. Nereden kardeş oluyorlarmış. Süfyanın 3. rüknü ve şürakası ile süfyanı süfyan bilip onunla mücadele edenleri ahirzamanın en büyük bidasına taraf olmayanları aynı kefeye koyarsak, işte şaşırdığımız nokta burası olur.

  • Hamza Tenvir

    25.11.2014 13:05:41

    Maalesef en uzak durması gereken ağabeylerimiz, şu anda onların en yakınlarında duruyorlar.

  • NECMİ TORUN

    25.11.2014 12:11:45

    Muazzez Üstadımız,siyasal İslamcı milletçiler hakkında"dinde kardeşiz,siyasette değil" ve "isabet etseler de mesüldürler." siyasi mehenkleri(fetvaları) herhalde fitne-i ahirzamanın dehşetindendir.Teemmül.Feraset Basiret ,

  • Turgay Namdar

    25.11.2014 11:13:53

    Yine kitabın ortasından yazmışsınız. Allah razı olsun. Üstad Bediüzzaman bütün ahirzaman hadiselerini sinema gibi gözlerimiz önüne serdiği gibi, muasırlarının deccale alet olmaması için bu konuyu bütün detaylarıya açıklamış. Bazıları süfyaniyetin 3. Rüknününün izinden bazıları da İstanbul hocasının izinden gidiyor. Çok yazık.

  • orhan

    25.11.2014 09:49:37

    malesef süfyanizmin dördüncü devresine dindarlar bilebile payanda olmaktadırlar..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı