Tahakküm: Zorbalık, istibdat, baskı, diktatörlük, işleri cebren yürütmek, demektir.
Ve tahakküm; yalnızca askerî, idarî, siyasî değildir. Sarî, bulaşıcı hastalıklar gibi intişar eden istibdat, tahakküm-fikrî, siyasî, sosyal, zümrevî her türlüsü-başta fert, aile, toplum ve milletleri zehirlendirir, perişan eder.
Tabiîki, hepsinin babası “zorba sistem, tek adama dayalı siyasî yönetim” zihniyettir. Bu, anayasadan kanunlara, eğitim sisteminden ekonomiye kadar her yere sirayet eder.
Devlet yapılanmasında, sistemde, yönetimde baskı var: “Kemalist milliyetçilik anlayışına sahip olacaksınız. Bunları kabul etmeyene her türlü engel var!” der.
“Ya bendensin veya teröristsin. Seni hapse atarım; canına okurum.” İşte bugün görüldüğü gibi! Bütün bunlar istibdattır, tahakkümdür, baskıdır, rey-i vahiddir, zulmün temelidir.
Ailevî baskı: Baba anneye, çocuklara zorbalıkla kabul ettirmeye çalışır.
Anne çocuklara baskı yapar. Meselâ, şu yemeği zorla yiyeceksin, yeme de bak bakalım ne oluyor!” OHAL kanunu zorbalıktır. Ona itiraz etmeyenler zorbalığa boyun eğiyor, demektir.
Ağabey ve abla “Ben büyüğüm, benim dediğim olacak!” diye kardeşlerine baskı yapar!
Her türlü tahakkümden, zorbalıktan ancak şer’i meşveretle (ortak akıl, kollektif şuur, birlikte hareket, ilmî, fikrî danışmayı ihya etmek) kurtulabiliriz. Zira, meşveretin hüküm sürdüğü yerde, şüphelerin hükümleri (ve yeri) olmaz; bâtıl/yanlış hak sûretini giymekle fikirleri aldatamaz. 1
Şeriatin usûlüne göre yapılan meşveret baskı ve tahakkümün belâsından kurtarır. 2
Meşverette batıl, hak suretini giymekle efkârı aldatmaz. 3
Asya’nın, İslâm âleminin tali, taht ve bahtının anahtarı meşverettir. 4
Eğer hürriyeti, meşveret-i şer’iyenin terbiyesine verse, bu milletin eski satvet ve kuvvetini ihya edecektir. Eğer veba-yı ağraz-ı şahsiyeye müsadif olsa /rastlasa; istibdad-ı mutlaka dönecek, o çocuk ölecek… 5
Dipnotlar:
1- Münâzarât, s. 47. 2- Divan-ı Harb-i Örfi, s. 59. 3- Muhâkemât, s. 32-33. 4-Divân-ı Harb-i Örfî, s. 5. 5- Divân-ı Harb-i Örfî, s. 80.