"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tenkit ayrı, mihenge vurmak ayrıdır

Ali FERŞADOĞLU
14 Eylül 2023, Perşembe
Beşeriz, hata eder, kusur işler, şaşarız.

Zaman zaman hadisatın fırtınaları içinde olumsuz etkilenir; kimi zaman savruluruz. Bunlardan kurtulmak için ne yapmalıyız? Kimisi hemen tenkide sarılır. Oysa tenkit yanlıştır; yanlış, yanlış ile düzeltilemez; bilakis daha da batırır!  

Yanlış fikir ve uygulama sahibi ister en yüksek makama seçilmiş, ister tayin edilmiş olsun, statüsü ne olursa olsun “mihenge” vurup, tebliğ ve irşat (aydınlatma) vazifemizi ifa etmekle mükellefiz. Yani, “emr-i bil-ma’ruf nehy-i an-il-münker/doğru, iyi, güzel, hakkı emretmek; kötü, yanlış, çirkinden menetmekle”1 vaciptir, farzdır. Ve Peygamberimizin (asm), “Bir kötülüğü gördüğünüzde elinizle, elinizle düzeltemezseniz dilinizle, dilinizle de düzeltemezseniz kalbinizle buğz edin. Bu da imanın en zayıf derecesidir.”2 sözü buna amirdir. 

Bediüzzaman da şu ölçüyü verir: “Hiçbir müfsid, ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız. Zira çok silik söz ticarette geziyor. Hattâ benim sözümü de, ben söylediğim için hüsn-ü zan edip tamamını kabul etmeyiniz. Belki ben de müfsidim. Veya bilmediğim halde ifsad ediyorum. Öyleyse, her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz.”3 

Mihengi birinci muhatapları olarak önce biz kullanmalıyız. İster hoca, ister şeyh, ister evliya olsun mutlak mihenge vurmalıyız. Zira, “Hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez. Zira, hakkın hatırı âlidir; hiçbir hatıra fedâ edilmemek gerektir.”4  

Evliya, şeyh, ilim ve makam sahibi mütevazi, alçakgönüllü, hürriyetçi ve şeffaf olur. Kibre ve tahakküme yönelen kim olursa olsun asla büyük tanınamaz.”5  

Kabiliyetlerin, müesseselerin, cemaatlerin, toplumların ilim, fikir, teknik-teknoloji terakkisi ve sosyal gelişmesi, “mihenk”i hayata geçirdiği nisbettedir. Yanlış, zararlı, tehlikeli fikir ve uygulamalar bu sayede durdurulabilir. Hür, demokratik, adil, şeffaf ve sorgulayıcı ülkelerin terakkisi bunun apaçık göstergesidir.  

Dipnotlar: 

1-Lokman Suresi, 17., vd.; 

2-Müslim, İman, 78.; 

3-Münâzârât, Enst./intr., s. 49.; 

4-Age.; 5-bknz., Münâzârât, s. 60.  

Okunma Sayısı: 1356
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • selma

    14.9.2023 13:40:58

    Müslümanların, ülkemizin, kurtuluşu bu altın kuralların uygulanmasına bağlı. Aileden , anaokulundan başlayarak topluma benimsetilip, sahip çıkmalarına çalışılmalı. Aklını çalıştıran, tefekkürü uygulayan toplumlar, şeref ve haysiyetle yaşayabilir.

  • Aysuna

    14.9.2023 13:22:20

    🌹🌹🌹🌿🌿🌿

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı