"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terör, darbe, musîbetlerde payımız yok mu?

Ali FERŞADOĞLU
15 Ağustos 2016, Pazartesi
Bir taraftan PKK terörü, “resmî, gayr-i resmî” haksız uygulamalar ve şiddet terörü, darbe terörü, biribirimize düştüğümüz psiko-sosyal terör:

Ferdler, aileler, akrabalar, yöneticiler, yönetilenler, hâkimler-savcılar, memurlar, amirler, öğretmenler-idareciler-öğrenciler veliler biribirine düşmesi…

Bu ve benzeri musîbet, belâ, şiddet ve terör hepimizi titretiyor, sallıyor, savuruyor! 

“Sen yaptın, ben yapmadım, bu yaptı, şu yapmadı, o yaptı!..” tartışmalarını yapıp sebeplerini araştırırken; öncelikle ve muhakkak şunu yapalım:

Son birkaç senedir başımıza gelen bu belâ ve musîbetlere niye buna müstahak olduk?

Hangi fiilimizle kadere fetva verdirdik ki, başımıza bunlar geldi?

Ne yaptık ki, “dinsizlik, ifsat, zındıka, ahlâksızlık komitelerinin” (Deccal / Süfyanın avanelerinin) desiselerine aldandık, tuzaklarına, düştük? Kendimiz hissi (duygusal), indi, nefsi, tarafgir teşhisler koyabiliriz. Teşhisi Bediüzzaman koysun: 

“Üçüncü suâl: Bâzı eşhâsın hatâsından gelen bu musîbet, bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?

“Elcevap: Umumî musîbet, ekseriyetin hatâsından ileri gelmesi cihetiyle, ekser nâsın o zâlim eşhâsın harekâtına fiilen veya iltizâmen veya iltihâken taraftar olmasıyla, mânen iştirak eder, musîbet-i âmmeye sebebiyet verir.”1

Müceddidi ölçü, prensip ve stratejileri, gereği şekilde “okumadığımızdan, kabul etmediğimizden, arkasında durmadığımızdan, yaşamadığımızdan, anlatmadığımızdan, hizmet etmediğimizden” olabilir mi?

“Her iki Deccal, âzamî bir istibdat ve âzamî bir zulüm ve âzamî bir şiddet ve dehşetle hareket ettiklerinden, âzamî bir iktidar görünür. Evet, öyle acip bir istibdat ki, kanunlar perdesinde herkesin vicdanına ve mukaddesatına, hattâ elbisesine müdahale… Hem öyle bir zulüm ve cebir ki, bir adamın yüzünden yüz köyü harap ve yüzer mâsumları tecziye ve tehcir ile perişan etmelerine”2 seyirci kalmamız olabilir mi?  

Bütün bu “olumsuz, kötü, şer” uygulamalar yapılırken, mü’minler olarak, “Elimizle, dilimizle düzeltmeye çalışmamamız ve en azından kalben buğzederek” duygusal tepkimizi ortaya koymamamız sebep olabilir mi?

Dipnotlar:

1- Bediüzzaman Said Nursî, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 158. 2-Bediüzzaman, Şuâlar, s. 513.

Okunma Sayısı: 2160
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Yardimoglu

    15.8.2016 20:33:14

    Evet, balyozcu - gladio'cu zalimler, muslumanlari cerbezeyle 1i1ine vurdururlar, audhu billahi min al'fitnet-in dajjal derim ve deriz, slm Alkm size..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı