"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tesanüd olmazsa, ittihad-ı İslâm olmaz!

Ali FERŞADOĞLU
29 Mayıs 2016, Pazar
Et Lokantası işleten Hasan Usta cama yazmış: “Gelmezsen sen de aç, ben de aç... Gelirsen sen de tok, ben de tok.”

Bu sözü, tesanüd için uyarlayabiliriz:

“Tesanüd etmezsen sen de zayıf, ben de zayıf…

Omuz omuza verirsek sen de güçlü ben de güçlü!

Bir damla olan gücümüzü havuzda birleştirirsek sen de kuvvetli, ben de kuvvetli, “biz de kuvvetli!”

Tesanüdün kelime anlamı; dayanışma, omuz omuza vermek, demektir.

Istılâhı mânası: Bir topluluğu oluşturanların duygu, düşünce, ortak hedef ve hizmetlerde birbirlerine karşılıklı bağlanması, yardımlaşması, dayanışmasıdır.

Herşeyi olduğu gibi, tesanüd ve sadâkati de imtihan endeksli düşünmeliyiz.

“Ey insanlar! Sizin bir kısmınızı diğer bir kısmınıza imtihan vesilesi kıldık; bakalım sabredecek misiniz?”1

“Ticaret ve memuriyet için, mühim vazifelerle bu dâr-ı imtihan olan dünyaya gönderilen insanlar, ticaretlerini yapıp, vazifelerini bitirip ve hizmetlerini itmam ettikten sonra, yine onları gönderen Hâlık-ı Zülcelâllerine dönecekler ve Mevlâ-yı Kerîmlerine kavuşacaklar.”2

Mealini vereceğimiz şu âyet-i kerime gereği olarak da imtihan olmuyor muyuz?

“İhtilâfa düşmeyin; sonra cesaretiniz kırılır, kuvvetiniz elden gider.3

Farklı düşünmek başka, ihtilâf başka bir şeydir. İhtilâf; ayrılık, anlaşmazlık, aykırılık, uyuşmazlıktır. Demek ki, ihtilâfa düşüp-düşmemekle imtihan ediliyoruz!

Burada dikkat etmemiz gereken ince bir nokta var: Yanlışı düzeltmek, dosdoğru şahitlik ile adâlet etmek, emr-i bil-ma’ruf, nehy-i an’il-münker, yani, iyi, doğru, hakkı, güzeli anlatmak, kötü, çirkin, şerden uzaklaştırmaz, kendi rızasıyla zarara girene merhamet etmemek başka; ihtilâf etmek başkadır. Bu makamları karıştırmamak gerekir.

Birisi kusur etse, hata işlese, tesanüdü bozsa, sistem ve kaideyi bozsa, “Şimdi tesanüd zamanı, müsamaha etmeli!” demek, tesanüdü bozmak, ihtilâfı körüklemek demektir!

Tesanüd ve sadâkat; “kusuru gidermeyi, örtmeyi, eksiği tamamlamayı, hizmetine yardım etmeyi” gerektirir. Yoksa susmayı, ses çıkarmamayı değil!

Kasten, teammüden ve ısrarla hata edeni alicenabane affetmek, tesanüdü muhafaza değil, ihanettir; haksızlığa kapı açmaktır, zulümdür.

Okunma Sayısı: 1766
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı