"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vahiy -1

Ali FERŞADOĞLU
20 Şubat 2015, Cuma
Bilgi kaynaklarımızdan duyular; akıl, kalb, sâir lâtife ve duygularımız hem sınırlı, hem de yanılıp sapmaya meyyal olduklarından hakikate bir noktaya kadar ulaşabiliriz.

Dosdoğru yolu bulabilmemiz için de her şeyi kuşatan bir akla, umumi bir bakışa, şaşmaz, şaşırtmaz bilgi kaynağına ihtiyacımız var... O da “Vahiy”dir.  

Vahiy; şu esaslı prensipten çıkıyor: Mâdem yapan bilir, elbette bilen konuşur. Madem konuşacak, elbette şuûr ve fikir sahibi ve konuşmasını bilenlerle konuşacak. Elbette şuûr sahipleri içinde en cemiyetli (yâni, bütün duygu, cihaz ve âletlerin toplandığı) ve şuûru külli olan insan nev’i ile konuşacak. Madem insan nev’i ile konuşacak, elbette insanlar içinde hitaba kabiliyetli ve mükemmel insan olanlarla konuşacaktır.1 Bu sırra binâen Rabbimiz; en doğru, en mümtaz, en üstün, en akıllı, en şuûrlu, en tarafsız olan resuller vasıtasıyla konuştu; emir ve nehiylerini bildirdi. Onlar da, ancak kendisine vahyolunanı söylediler. 2 

Vahy’in kelime mânâsı; işâret, başkasına söz ilka, telkin, ilham etmek, yazı yazmak, elçi göndermek, gizli söz söylemektir.3 Allah tarafından geldiğine kesin bir bilgi ve itmi’nan ile beraber, vasıtalı veya vasıtasız olarak kişinin rûhunda (kalbinde) bulduğu bir ilimdir.4 Yâni, Allah’ın seçtiği elçilerine indirdiği haber; ilham seçkin kulları ve şiddetli arzu ve talep eden ilim adamı ve kâşiflere veya sâfi kalbli insanların zihnine, kalbine indirdiği ilham ettiği mânâ, bilgidir.

Kur’ân’da 77 yerde geçen vahiy, bir kısmı “ilham”, ekseriyeti ise, “peygambere gelen haber” mânâsında kullanılır. Arıya vahyettiği gibi, sair mahlukatına da, onların lisanlarına münasip bir üslup ile vahyetmektedir. 

Şeytan ve habîs ruhlar vasıtasıyla gelen “ilham”lardır vesvese. Bunlar şüphe, küfür, kötü, çirkin, zararlı, tehlikeli dürtülerdir. Kaynağı nefistir. İnsan ve cinî şeytanlar telkin ettikleri menfî, nefsi şeyler de Kur’ân’da “vahiy” yâni, ilham, yâni vesvese” mânâsında kullanılmıştır:

Böylece Biz insanların ve cinlerin şeytanlarını her peygambere düşman kıldık. Onlar, aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler telkin ederler. Eğer Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. Sen de onları kendi ve uydurduklarını kendi haline bırak.5

Dipnotlar:

1 -Mektûbât, s.89
2-Kur’ân, Necm, 4 
3-Meryem, 11; Şûrâ, 52; Kasas, 7; Nahl, 68; vd. 
4-Ali Özek, Diyanet Dergisi (özel sayı), s. 81, 1970
5-En’âm suresi, 112

Okunma Sayısı: 1575
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı