Kendi içinizden bir peygamber gönderdik ki, size âyetlerimizi okur, sizi inkâr ve günah kirlerinden temizler, size Kur’ân’ı, kâinatın gayesini, sırlarını ve daha bilmediğiniz nice şeyleri öğretir. 6

Bediüzzaman; peygamberlerin, toplumların mânevî terakkileri cihetinde birer önder-imam olarak gönderildiği gibi, maddî yükselmelerine dahi, o enbiyânın her birisinin eline “mu’cize” denen bâzı hârikalar verip yine o insanlara birer ustabaşı ve üstad ettiğini ve Kur’ân’ın; onlara mutlak ittibâı emrettiğini, nazara verir. 7 

Zaten sanatkârların pek çoğu, pîr olarak, bir peygamberi almıyor mu? Bütün medeniyet, terakki, kemâlat ve kültür değerleri, semâvî dinler ve peygamberler eliyle insanlığa hediye edilmiştir. Medeniyet tarihi; insanlığın inkişâf ederek bugünkü durumu bulmasında din (vahiy), en mühim bir âmil olduğunu 8 gösterdi. 

Hattâ, felsefe ve hikmetin içerisinde görünen fazîlet, genel güzellik ve ahlâkî değerler, insanî esaslar da; güneşin doğmasıyla ondan yayılan ve aydınlanan gece âleminin nurları gibi, Nübüvvet (peygamberlik) güneşinin doğmasıyla beşeriyetin fikir ve kalblerinde akisler ve parıltılardır. Hakîkatli felsefe ve hikmetin, fen ve san’atın üzerinde görünen bu ışıklar, Kur’ân güneşinin ve Nübüvvet kandilinin insanlık âleminin akislerinden ve cilvelerinden doğmuştur. Avrupa ve Amerika’dan getirilen fen ve san’at da, hakîkatte yine İslâmın malıdır. 9

Peygamberimiz (asm) ve Kur’ân’ın, 15 asır sonra teknolojinin en en harika cihazlarıyla ancak anlaşılabilecek “ilmî” buluş ve keşiflerden mu’cizâne bahsetmeleri; vahiy mahsûlü olduklarının ispatıdır. Onlar, her fenden, her ilimden bir öz, bir esas almış ve ilimlerin temellerini atmışlardır. Bâtın (iç, metafizik) ilmine vakıf olan kimseler için Kur’ân baştan başa gaybî (metafizik, rûhî, mânevî) heberler nev’înden 10 olup; harf ilmi bilginlerinin Kur’ân’dan bir sayfa kadar eser meydana getirmeleri 11 bu sırrı açıklar. Dolaylı veya direkt “Vahy”in mahsûlü olan hadîs-i şerifler de binlerce fennî, ilmi, edebî, ahlâkî, içtimâî, siyasî, idârî incelik ve nükteleri, güzellikleri ihtivâ eder. 

Tefekkürden ilime, yemekten içmeye, uyumaktan temizliğe; eğitimden evliliğe kadar hayatın bütün safha ve sahalarına dair Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’nin ibraz etmiş olduğu mu’cizevi bilgilerdir. Onlar, yüzlerce cilt kitaplarda tasnif edilmişlerdir. Ve asırlardan beri, İnsanlığa kaynaklık etmektedirler.

Evet, Kur’ân ve Sünnet-i Seniyyenin, Vahye istinad ettiği hem aklî hem de ilmî bir ve apaçık gerçektir. Çünkü, bugünün teknolojinin harika cihazlarıyla ancak anlaşılabilen ince, hafi, gizli bilgiler, keşifler; 15 asır önce bir beşer tarafından bilinmesi, anlaşılması, düşünülmesi, hayal bile edilmesi mümkün değildir. 

Dipnotlar:

6- Bakara Sûresi, 151.
7- Sözler, 230-231.
8- İslâm Dini, Mevlânâ Muhammed Ali (Çev. Naciye Akseki) İst. 1942, s. 17. 
9- Tarihçe-i Hayat, s. 140. 
10- Sözler, s. 369. 
11- a.g.e. s. 407.