20 Şubat 2017 tarihli, “Yeni Asya olarak yanılmadık, yanıltmadık!” başlıklı yazımız üzerine arayan bir okuyucumuz, “Manay-ı muhalifiyle hiç hata etmedik anlamı da taşıyan bu hüküm, büyük bir iddia değil mi? Böyle bir övgü doğru mudur?” diye sordu.
Evet, iddia büyük, iftihar küçük ve doğru!
Hiç şüphesiz beşeriz, şaşarız; yanılır, yanıltırız. Yeni Asya da zerratı hatalılardan müteşekkil olduğuna göre, yanılması da, yanıltması da mümkündür. Ama, “büyük, temel, ana” psiko-sosyal ve siyasî meselelerde vaki değildir! Bu ne demektir?
Bizim de, sizin de, “şirk, adam öldürme, iftira, zina, yalan yere şahitlik etmek, sihirbazlık/sihir/büyü yapma... vs” gibi büyük günahları işlememiz mümkündür, ama vaki değildir, yani, vuku bulmamıştır. Sizin bazı küçük günahları bile işlemeniz mümkün, ama vaki olmayabilir. Bir evi yakmanız mümkündür, ama, vaki değildir. İlaahir…
Yeni Asya’nın temel, esas, büyük sosyo-psikolojik ve siyasî meselelerde yanılması mümkündü, ama, vaki değildir. Çıkış tarihi 21 Şubat 1971’den günümüze kadar yaptıkları, tesbitleri, keşifleri, manşetleri, yayınları, ortadadır.
● Kanlı, kansız darbeler, muhtıralar, zulümler, yağmalar ve darbecilerin hayırhah olmadığı, daima suret-i haktan gözükmeye çalıştıkları ve milleti aldattıkları; istibdadın ve müstebitlerin zararları ve onlarla işbirliği yapılmaması gerektiği (bazı âlimler, hocalar yanıldıklarını 35 sene sonra itiraf edebildi); hususunda yanılmadı; yanıltmadı.
● Darbe anayasalarının milleti perişan edeceği, (halen etmeye devam ediyor!)
● MNP-MSP-RP-FP-SP, yani Millî Görüş çizgisinin siyasette başarılı olamayacağı, dini alet etmek mecburiyetinde kalacağı,
● ANAP’ın darbe ürünü olduğu, rahmetli Özal’ın darbecilerin adamı olduğu, demokrat olmadığı, hak ve hürriyetler konusunda “No, no”cu olduğu, sönüp gideceği,
● Herkesin Humeyni’yi, Kaddafi’yi alkışladığı bir zamanda siyasetlerinin Kur’ân ve Sünnet-i Seniyye’ye uymadığı, başarılı olamayacakları,
● Müslüman Kardeşler hareketinin siyaseti öncelediği için muvaffak olamayacağı ve çok sıkıntılar çekeceği, çektireceği,
● Kutsal İttifak’ların ifsat komiteleri ve Kemalizmin muvazaa partileri olduğu,
● “Bu milletin, kendi ihtiyarıyla (iradesiyle) CHP’yi katiyyen iktidara getirmeyeceği; bundan korkup oyların Demokratların dışındaki partilere verilmemesi gerektiği;
● Hukukî, siyasî, sosyal altyapısı oluşturulmayan başkanlık sisteminin, dolayısıyla referandumun sadece toplumu bir müddet daha oyalamaca, boyalamaca ile meşgul edeceği, Kemalizmin ömrünü uzatacağı, vs., vs., gibi büyük, esas, temel meselelerde yanılması mümkündü, ama, vaki olmadı, yanılmadı, yanıltmadı!
Onun için bu iddia doğrudur ve bunu teslim etmek hakperestliğin gereğidir.