Eğitim, ticaret, yönetim, ilmi buluş ve keşifleri artık fertler, filozoflar değil, “cemaatler, şahs-ı maneviler, ekipler” yapmıyor mu?
Bir ailede, bir cemaatte, bir toplumda, bir ülkede hükümran; istişare, meclis, şura, şahs-ı manevi değil de şahıslar olursa; ilerleme olmaz, işler düzgün yürümez; çokça kaos, sıkıntı çıkar. Toplum, şahıslara bağlanarak kolayca manipüle edilir, aldatılır, oyalanır.
İşte bakınız; nerede demokrasi, hürriyet, yani, şura, istişare, katılım, meclis hakim ise orada ilim, ilerleme, zenginlik, refah, gelişme, güven/emniyet/asayiş, vardır. Diktatörlükle (zümre veya şahıs) yönetilen İslam ülkeleri:
Cehalet, kaos, gerilik, fakirlik, perişanlık, asayişsizlik vardır.
Küreselel güçler, ve onların tasallutlarına maruz kalan “siyasalcı dindarlar” ve müstebit yöneticiler (kendilerini demokrat da tanıtsalar), “Zaman cemaat zamanı değil, bireyselcilik zamanıdır” diyerek İslam alemi ve bilhassa Ortadoğu’da, bireyleri, aileleri, cemaatleri ve ülkeleri biribirine düşürüyor.
“Avrupa zalimleriyle Asya münafıkları” zaruri gıdadan başka bir şey bırakmaksızın Müslümanların elindeki kaynakları sömürüyor.
Çağın tabibi Bediüzzaman, bunlara karşı alınması gereken tedbirleri, “Birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider.”1 Mealindeki ayeti tefsirederek bazılarını şöyle nazara veriyor:
Zaman, cemaat zamanıdır, cemaatte olan kuvvet, fertte yoktur;2
Fert dahi de olsa, cemaatin şahs-ı manevisini karşı sivrisinek kadar kalır.3
Şahıs ne kadar güçlü ve dâhi de olsa şahs-ı maneviye karşı mağlup düşebilir.”4
“İhtiraslardan ve düşmanca tarafgirliklerden, kuvvetimiz hiçe iner; az bir kuvvetle ezilebilirsiniz.”5
“Uhuvvet için bir düsturu beyan edeceğim ki, o düsturu cidden nazara almalısınız: Hayat, vahdet ve ittihadın neticesidir. İmtizaçkârâne ittihad gittiği vakit, mânevî hayat da gider. Tesanüd bozulsa cemaatin tadı kaçar.”
Dipnotlar:
1-Enfâl Suresi, 46.; 2-İşaratü’l-İ’caz, s. 162.; 3-Sünühat, s. 52.; 4-Emirdağ Lahikası, s. 2 c., s. 120.; 5-Bediüzzaman Said Nursî, Mektubat, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 1999, s. 261.